Hanedan Defteri’nin son sultanı “Neslişah Sultan”

admin Yazar: admin 16 Kasım 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

“Bugün Cumhuriyet kurulmuş, ailemiz vazifesini yapıp geçmiştir. İmparatorluk ayrı bir devirdi, fakat o da Türk’ün idi, bugünkü Cumhuriyet de Türk’ün malıdır.”

Hanedan Defteri’nin son sultanı “Neslişah Sultan”

 

 

Hanedan Defteri’nin Son Sultanı

 

Osmanlı Hanedan Defteri’ne adı yazılan son sultan Neslişah’tan sonra “Hanedan”, “Aile” haline gelir çünkü onun döneminde Osmanlı çöküş ve dağılma sürecindedir. “1921’in 31 Mart’ında, o zamanın hükümet merkezi olan Bâbıâli’ye altında Sultan Vahdeddin’in başkâtibi Rıfat Bey’in imzasının bulunduğu bir tezkere gitti. Tezkerede, Şehzade Ömer Faruk Efendi ile Sabiha Sultan’ın 4 Şubat günü bir kızlarının dünyaya geldiği ve bebeğe ‘Neslişah’ ismini verdiğini bildiriliyor, padişahın doğum belgesinin Bâbıâli’ye gönderilmesi ve gereğinin yapılmasını emrettiği ifade ediliyor, belgenin bu emir doğrultusunda tezkereye ilişik olarak takdim edindiği söyleniyordu. Neslişah’ın doğum belgesinde üç eski sadrazamın, Salih Hulusi, Ahmed İzzet ve Ali Rıza Paşaların imzaları vardır.”

 

 

Yıllar Sonra Sürgün Kalkar

 

 

Son Padişah Sultan Vahdeddin’in 17 Kasım 1922 tarihinde yani İstanbul’dan ayrılmasından 16 ay sonra Osmanlı Hanedanına Türkiye’den sonsuz olarak sürgün kararı verildi. Yazar, bu sürgünün kadınlar için 28 sene erkeklerde ise 50 sene devam ettiğini belirttir.

 

 

Hanedan Kadınları İçin Sürgün Kalkar

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi 16 Haziran 1952 tarihinde Osmanlı ailesini ilgilendiren bir kanun çıkarır: Meclis’te 1924 yılında kabul edilen hanedanın sürgün kararını, 431 sayılı kanun ile hanedan üyesi kadınların ülkeye geri dönmeleri şeklinde değiştirir. Erkek hanedan üyelerine ise sürgünden tam elli sene geçmesi şartı koyulur. Kitapta Sultan Vahdeddin’in kızı Sabiha Sultan’ın sürgün sonrası İstanbul’a geldiğinde yazdığı yazı okurlara sunulur:

“Çok şükür ki buradayım; İstanbul’da, benim bir tanecik şehrimde. Sözümdeki bu manayı herkes anlayamaz. Benim gibi ayrılmalı, hasret çekmeli, yeniden kavuşma hislerini tadını damla damla duymalı. Sevgilisini bulmayan âşıkların ayrılık zehrini de yine öyle damla damla tatmalı.

Ben burada şimdi İstanbul’unun kaderini ve kederini paylaşıyorum. Sessiz sedasız onunla beraber geçmişimin yasını tutuyorum. Buna ortak istemem. Ben, İstanbul ile başbaşayım; ben onu anlıyorum, o da beni!”

 

 

 

Şehzadenin Ölmeden Önceki Son İsteği

 

 

1964 yılından sonra Sultan Neslişah’ın İstanbul’da yaşadığını belirten kitap, sultanın çocukluğundan ve gençliğinden bu yana vakit geçirdiği insanların bazılarının ya sıkıntılar yüzünden hayatlarını kaybettiğini ve hayatın insanları başka yerlere sürüklediğini ya da tanıdıklarından geriye bir mezar bile kalmadığını söyler.

Neslişah Sultan’ın babası Şehzade Ömer Faruk Efendi’nin, 1924 yılında sürgünle beraber Mısır’a gittiği ve ölmeden önceki son hayalinin İstanbul’a tekrar gelmek olduğu aktarılır. “Neslişah aradan sekiz sene geçtikten sonra 1977’de mezarları nakledebilmek için Ankara’dan izin istedi, izin ‘sessiz sedasız ve kimselerin işitmemesi’ şartıyla verildi ve babası ile beraber kuzeni Şehzade Namık Efendi’nin kabirlerini İstanbul’a naklettirdi.”

 

 

Vatan Hasreti İçindeydiler

 

 

Osmanlı hanedanın sürgün döneminde büyük zorluklar yaşadığını söyleyen yazar, birçok hanedan üyesinin vatan özlemiyle hayatını kaybettiğini belirtir. Kitap, Osmanlı Hanedan Defteri’ne adı yazılan son sultan Neslişah’ın hayat öyküsünü bilgi ve belgeler şeklinde anlatır

Etiketler:
admin

admin

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı