Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
“Her işi inanarak yapmak gerekir. İnanarak yaptığınızda emin olun ihtiyaç duyduğunuz tüm donanımları otomatikman talep ediyor ve onu öğrenme yoluna gidiyorsunuz.”
Türk Hava Yolları’nda Yönetim Kurulu Başkanlığı koltuğuna oturan ve yaklaşık beş buçuk yıl bu görevi sürdüren Hamdi Topçu ile bu deneyimlerini anlattığı “Yerelden Globale” adlı kitabını, hayatını, başarılarını ve tecrübelerini konuştuk.
Bugün 55 yaşındasınız ve 30 seneyi aşkın süredir iş hayatının içindesiniz. Nasıl başladı bu yolculuk?
1964 yılında Rize’de doğdum ve ilkokulu Rize’de bitirdim. 1974 yılında İstanbul’a geldim. Ortaokul ve liseyi İstanbul’da okudum. Kadıköy Fikirtepe’de ailemin bir bakkal dükkânı vardı ilkokuldan sonra babamla birlikte orada çalışmaya başladım. 1986 yılında Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdim. Üniversitenin üçüncü yılında mali müşavirlik ofisi açtım. Hayatımın aşağı yukarı 26-27 yılı mali müşavirlik mesleğini icra etmekle geçti. Bu süreçte birçok sivil toplum örgütünde, vakıflarda ve derneklerde görev aldım. 2003 yılının Nisan ayından itibaren de Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu üyesi oldum. 2005 yılında Türk Hava Yolları (THY) Başkan vekili, 2009 yılının sonuna doğru da Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu Başkanı oldum. 8 Nisan 2015 tarihinde de Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevimden istifa ettim. Şuanda Uluslararası Yatırım Danışmanlığı yapıyorum.
İstanbul maceranız ve ilk iş deneyiminiz 1974 yılında abilerinizin bakkal dükkânında olmuş. Bu nasıl bir tecrübeydi henüz o kadar küçük yaşta çalışmanın meslek hayatınıza ne gibi etkileri oldu?
Muhakkak ki çok büyük etkisi oldu. İlkokul yıllarımdan itibaren hep yaşımdan büyük ve tecrübe sahibi insanlarla muhatap oldum. O dönemler bakkal dükkânı çok önemliydi, bugünkü gibi bakkallar, marketler, alışveriş merkezleri yoktu. Bakkal demek mahallenin her şeyi demekti, bütün ihtiyaçlar bakkaldan gideriliyordu ve dolayısıyla çok fazla insanla muhatap olup birçok insanî hâle şahit oluyordunuz. Bu sebeple bakkalda çalıştığım yıllarda hem kendi edindiğim tecrübelerim hem de çevremden edindiğim tecrübelerim meslek hayatımda çok işime yaradı.
Başarıya giden yol sizce eğitimden mi, tecrübeden mi, şanstan mı geçiyor?
Hayat insanı muhakkak belirli bir yerlere getiriyor ancak burada eğitimle alınan donanımın da payı çok büyük. Aynı zamanda insanın becerileri ve tabi ki kader dediğimiz şey de çok etkili. Ancak asıl önemli olan istekli olmak istikrarlı olmak. Tabi bunları iyi bir eğitimle desteklemekte şart. Bu noktadaki bir diğer önemli konu da insanın kendine uygun bir eğitim alması. Bir işi sevmiyorsanız o konuda ne kadar eğitimini alırsanız alın başarılı olma şansınız yok denecek kadar azdır. Her işi inanarak yapmak gerekir. İnanarak yaptığınızda emin olun ihtiyaç duyduğunuz tüm donanımları otomatikman talep ediyor ve onu öğrenme yoluna gidiyorsunuz. Aynı zamanda hayat açık bir platform; okulda değil de iş başında da öğrettiği çok şey var. Ben küçük yaşlardan itibaren hayatın içinde olduğum için çevremden, yaptığım işlerden çok bilgiler, birikimler, tecrübeler edindim. Çünkü hayatta ne kadar tecrübe yaşıyorsan o kadar deneyim kazanıyorsun. Önemli olan bunların farkına varmak.
THY Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenmeden önce mali müşavirlik mesleğini icra ettiniz. Bu kararı vermek hayatınızda çok önemli dönüm noktası olsa gerek. Biraz bu konudan bahsedebilir miyiz? Nasıl gelişti bu süreç?
Babamın bakkalındaki çalışma döneminden gelen bir ticarete yatkınlığım söz konusuydu. Çünkü bakkal dükkânı dediğiniz zaman; alım satım, müşteri ilişkileri, bir işletmeyi yönetme gibi birçok unsuru bir arada barındırıyor. Bir de bu konulara meraklıysan bu durum çok işine yarıyor. Üniversite yıllarımda aklımda mali müşavirlik ofisi açmak yoktu. Ancak bu ofisi açtıktan sonra tek hedefim vardı başarılı olmak. Madem bu yolu seçtim o zaman en iyisini nasıl yapabilirim! İşi çok iyi bilen bir arkadaşla ortak oldum ve 26. yılın sonuna geldiğimde Türkiye’nin önemli ofislerinden biriydik. İstikrarlı bir şekilde hem geçimimizi sağladık hem de güzel bir yere getirdik ofisimizin başarısını. Baktığınız zaman şartlar, inandığınız değerler ve bunun gibi birçok şey sizi başarılı olmaya motive ediyor. Ben başarı ve başarısızlık durumlarını çok iyi analiz ettim. Ne yapmamız gerekiyor, nasıl bir hizmet vermemiz gerekiyor, bizim hizmetimizdeki öncelikler ne olmalı, bizi öne çıkartacak öncelikler nelerdir diye de ekip olarak analizler yaptık. Biz bu sorumluluğun ciddiyetini hiç kaybetmedik. Onu en iyi şekilde yerine getirmeye çalıştık. Bunu yaparken de en iyi enstrümanları, en iyi teknolojiyi kullanmaya çalıştık.
THY başarımız ise başlı başına ayrı bir konu. Öncelikle konuyu çok iyi analiz ettik, tüm ince ayrıntılarını öğrendik. Ardından deneyimli bir ekip ve büyük bir motivasyonla işe koyulduk. Başarıya giden her yolu uyguluyorduk. Bu süreçte hem adalet açısından hem dürüstlük açısından hem yönetim açısından her türlü numuneyi sunma gayreti içinde olduk ve bunu da başardık diye düşünüyorum. Geriye dönüp baktığımda inanılmaz bir başarı var ve bu başarının bütün evrelerini ve aşamalarını da kitapta anlattık. Ben bu kitabı tarihe bir not düşmek için kaleme aldım. İnşallah gelecek nesillere de örnek olur. Sonuç olarak yaptığınız iş, her ne olursa olsun önemli olan o işe inanmaktır. İnandıktan sonra da donanımlarınızı, zekânı iyi şekilde kullandığınız takdirde yaptığınız her işi daha ileri seviyeye taşıyabilirsiniz.
Meslek hayatınıza dair unutmadığınız anılarınız, deneyimleriniz oldu mu?
Yaklaşık 30-35 yıllık meslek hayatım var ve bu yıllar içinde birçok olayla karşılaştım. Geriye dönüp baktığımda birçok anı birçok başarı var. Ama en önemli başarı THY’nin yükseltilen cirosudur.
Başkanlığı yürüttüğünüz yıllar arasında taşınan yolcu sayısına, filodaki uçak sayısına, uçuş noktalarına bakıldığında rakamlarda ciddi yükselişler söz konusu. Bunun yanı sıra “Güney Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi” ve “Avrupa’nın En İyi 3. Havayolu Şirketi” olma başarısını gösteren THY, Türk Hava Yolları yolcularına ekonomi sınıfında sunulan ikram ile dünyanın “En İyi Ekonomi İkram Servisi” veren şirketi oldu. Tüm bu başarıların altına imza atmak, bu sonuçları hazırlayan süreçleri hazırlamak nasıl bir deneyimdi?
Çalışma arkadaşlarımızı çok yetkin ve deneyimli kişilerden seçtik. Donanıma çok önem verdik ve aynı zamanda donanımın yanında bu işi sahiplenecek mi motivasyonu var mı bizimle yol yürüyebilecek mi ona baktık. Hedeflerimizi paylaştık, yolun kurallarını paylaştık… Türkiye’nin havacılık potansiyeli çok yüksektir. Biz o potansiyelin yükseltilmesi konusunda hedefler ortaya koyduk. Bir hedef ortaya koyduk ve bu hedefe ulaşmak için de neler yapmamız gerekir konusunda çok ciddi çalışmalar, analizler yaptık. Bu analizlerin birçoğu makro düzeyde yapılan çalışmalardır. Bizde hakiki bir başarma ve öğrenme aşkı vardı. İkisi birleşilince bu inanılmaz bir yönetim modeli hâline dönüştü. Tabi burada liyakat konusunu da çok önemsedik. Dolayısıyla herhangi bir eğitimi, donanımı eksik, liyakatsiz insanları ekibime dâhil etmedim. Her zaman yetkin donanımlı aynı zamanda çalışma aşkı olan insanları seçtim. Bu ekibi iyi motive ettik, hedefleri iyi belirledik ve bununla birlikte başarı da geldi. İşte kitapta da “Yerelden globale” diyerek ifade etmek istediğimiz bu.
Kitabın dikkat çekici bir ismi var. Bu ismi seçmenizin özel bir sebebi var mı?
Kitabın ismi üzerine çok düşündüm. Aslında bu isim sadece THY’nin yerelden globale çıkışı değil, benimde yerelden globale çıkışımı ifade ediyor. Yani Karadeniz’in bir dağından global dünyaya gelişimi anlatıyor. Tabi insanlar yaşadıkça eviriliyor, gelişiyor… Bu gelişimin de kişisel birçok katkıları oluyor. Bakış açımız değişti, dünyaya daha farklı bir gözle bakar olduk. Bunu akabinde de yerelden aldığımız bir işi globale taşımayı başardık. Bu başarı inanmış bir ekibin zaferidir.
THY döneminde kitabınızda da bahsettiğiniz üzere, kültürel mirasımızın geleceğe aktarılmasına yönelik çalışmalara çokça destek verdiniz. “1000 Feet’ten Türkiye Fotoğrafları, El Yazması Kur’an-ı Kerim, 75. Yıl THY Tarihi, Ertuğrul Gemisi Hikâyesi… Bunlar gerçekleştirdiğiniz projelerden bazıları. Kültür hizmetlerinin kalitesi ve devamlılığı için gerçekleştirdiğiniz bu çalışmalardan ve süreçlerinden bahsedebilir miyiz?
THY çok büyük bir şirket, böyle büyük bir şirketin aynı zamanda sosyal sorumluluk projelerinde de olması gerekiyordu. Biz ekip olarak kimsenin el atmadığı birçok projeye el attık. Mesela, Türk yağlı güreş tarihini, bütün Osmanlı arşivlerini araştırarak “Er Meydanı” adı altında bir kitap hâline getirdik. Bu kitap aslında bu alanda bugüne kadar yazılmış derlenmiş en kapsamlı, gelecek nesillere de bu kültürümüzü aktaracak en güzel kaynak. Kitapta, güreşin ne anlama geldiğini, tarihi sürecini ve o tarihi sürecin kahramanlarını topladık. Aynı zamanda hac ve umreye giden yolcularımıza çok özel hatlarla hazırlanmış Kur’an-ı Kerim hazırlayıp hediye ettik. Türk turizmine büyük katkıları sağlayacak hizmetler ve bu hizmetleri anlatan tanıtım reklamları yaptık. Bu tanıtım reklamlarımızın iki amacı vardı; hem Türkiye’yi hem THY’yi tanıtmak. İnsanlar bu tanıtımları gördükçe daha fazla geliyordu.
Bunun akabinde müziğe çok büyük katkılarımız oldu. Türk Sanat Müziğinin doğuşundan günümüze kadar gelen ekollerin yer aldığı, onları anlatan bir albüm serisi çıkardık. Aynı zamanda Türkiye’nin her ilinden iki türküsünün yer aldığı, “Yedi İklimin Sesi Bir Ülkenin Nefesi” diye bir albüm çıkarttık. İçinde Balkan ve Kerkük türkülerine de yer verdik. Bu projelerimizin hepsi çok ses getirdi. Ülkenin tanıtımı bizim için çok önemliydi o yüzden öncelikle Türkiye’yi tanıttık. Bu konuda Kobe Bryant ve Lionel Messi’nin başrolünü paylaştığı tanıtım filmimiz çok başarılı oldu
Kitabın oluşum ile ilgili ilk tohumlar ne zaman atıldı, yazım aşaması ne zaman başladı ve bu süreç nasıl gelişme gösterdi?
Bir kitap yazma fikrim hiç yoktu. 2016 yılında kıymetli bir profesör arkadaşımla birlikte tatil yapıyorduk. Kendisinin yazdığı kitaplar vardır ve o dönem de yeni kitabı üzerine çalışıyordu. Bir gün bana sende bu tecrübelerini bir kitap hâline getirmelisin, dedi. Ben böyle bir şeyi yapamayacağımı söyledim ancak aklımın bir kenarına da takılmadı değil. O akşam oturup yazmaya başladım, bir baktım yetmiş sayfa olmuş, sonra da yazmaya devam ettim. Bir iki yıl boyunca üzerine eklemeler ve çalışmalar yaptım. Mayıs 2019 tarihinde de yayımladım. Bu kitabın yazma motivasyonumda şuydu: “Yerel’den Global’e… Herkes çalışır azmederse her şeyi başarabilir.” Eğer bilmeye açıksan, öğrenme arzun varsa her şeyi öğrenirsin. Açık kaynaklar, kalsın bir şeyi öğrenmek içinde artık illa bir kursa gitmek gerekmez. Önemli olan o bilgiyi talep etmek. Başarmaya kitlenmek ve işi sevmek de başarının yüzde yetmişidir.
Tüm bunların yanı sıra nasıl bir okursunuz? Okurken nelere dikkat eder ve bu konuda okurlarımıza ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Özellikle üniversite yıllarımda çok okurdum. Dünya klasiklerini muhakkak okumak gerekiyor, biyografi okumalarını insanı anlama adına çok faydalı buluyorum ve şiddetle tavsiye ediyorum. Aynı zamanda roman ve hikâye okunmalarının da ihmal edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Netice itibariyle çok okuyan insan hem kendini daha iyi ifade eder hem de karar verme anında da kafasında bir bilgi seti olur ve o süzgeçten geçirerek karar verir. Okumanın yerini tutabilecek hiçbir şey yoktur.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı