Güzelliğin on para etmez bu filtreler olmasa!

Telefonları beğenmedik, bir üst versiyona geçtik daha güzel olalım diye. Uygulamalar hızımıza yetişemedi, ne varsa indirdik. Elmacık yanaklarımızı kiraz gibi parlatırken ortaya çıkan resmin biz olduğuna inandık. Peki, ya gerçeğe döndüğümüzde…

 

 

Bana şuradan bir çift yuvarlak büyük göz, alttan oval bir çene, ha bir de aklıma gelmişken beyaz porselen dişler üzerine de parlak pürüzsüz bir ten attın mı tamam usta!.. Yok! Olmadı. Sen en iyisi bana uzun ipek kirpik, gülümseyen bir dudak, belden incelik, az da boydan bir uzunluk kat.”

 

Ortaya kuzu tandır sipariş eder gibi canımız ne çekiyorsa istedik filtrelerden. Telefonları beğenmedik, bir üst versiyona geçtik daha güzel olalım diye. Uygulamalar hızımıza yetişemedi, ne varsa indirdik. Elmacık yanaklarımızı kiraz gibi parlatırken ortaya çıkan resmin biz olduğuna inandık. Peki, ya gerçeğe döndüğümüzde…  Fomo, Facebook depresyonu, photolurking, Snapchatdisformik bozukluğu, online narsizm, Myspace taklitçiliği gibi adı sanı garipsenen hastalıkları literatüre aktarıyorduk.

 

 

Züleyha’yı Bul Bulabilirsen

 

İlerleyen teknoloji ile hayatın her alanında köklü bir değişim yaratan sosyal medyanın güzellik kavramına da el atması kaçınılmazdı. Güzelliğin tarihi sosyal medyadan önce ve sonra diye ayrılıyor desek abartmış olmayız. Önceden ruha gelen her şey güzel kavramında iken şimdilerde kusursuz olan her şey güzel olmakta. Sanal dünyanın dayattığı bu kusursuzluk akımı temas ettiği her noktayı içine çeken bir hortum âdeta. Aplikasyonlar, filtreler;  yüz, boy gibi fiziki özellikleri biçimlendirdiği kadar içinde bulunulan ortamı, nesneleri de ha yuttu yutacak. Anlık güzelleşen şeyler o kadar çoğaldı ki gerçek Züleyha’yı bul bulabilirsen bu deryada. 

 

 

Herkes Güzel Olmak İster… mi Acaba?

 

Eğri oturup doğru konuşmak lazım tabii. Güzelliğin olmazsa olmaz olduğu sosyal bir alanda, hangimiz bir hastagh’ın # önünde flaşın sarhoşluğundaki bir çift kırmızı gözle ya da alnın ortasındaki ergen sivilcesi ile çıkmak ister? Bu aralarda makyajı olmayan bir dostunuzu hiç selfie çekmeye ikna ettiniz mi? Hadi ikna ettiniz, dijital makyaj uygulamadığınız bir resmi paylaşmanıza izin çıktı mı? Sağ olsun bu aplikasyonlar aydınlattı bizi hem mentalde hem fizikte.  Hangi aplikasyonu kullandığını bilmediğimiz bir cep telefonu ile selfie çektirecek kadar çirkin değiliz artık.

 

 

Youtube Hep Dutluktu

 

Düşünsenize güzel olabilmek için saatlerce makyaj videoları izlemek zorunda değiliz çok şükür! Yeni filtreciler bilmez; Youtube hep dutluktu, makyaj videoları iyi takipçi sağlardı. Youtube’daki erkek fenomen hakimiyeti ne yapsak bir türlü yakalayamayan biz kadınlar konuyu bir de güzellik kapısından tırmaladık. Görüyorsunuz anlatmaya gerek yok, konuşmuyorum. Vay şöyle olmuş, böyle olmuş konuşmam. Şırıl şırıl, mükemmel, anlatmayacağım! Neden, izleyenler bilir. Makyaj videolarının pirleri “Bir Rimel Aşkına, DanlaBilic, Melisa Beleli, SebiBebi, Merve Özkaynak” kolay yetişmedi. El emeği ile güzelleşmenin tekniklerini aktaran fenomenlere haklarını teslim etmek lazım. Dijital makyajla tanışmadan önce sosyal medyada güzelliğin sırları önce bloggerlara sonra youtuberlara emanetti. Güzellik daha çok öğrendiğin teknikleri uygulayarak yakalayacağın bir histi. Ne zaman güzelliği; dijital estetik ile hem paradan hem zamandan kazanarak oluşturduk, işte o zaman standartlarımız dışındaki karelerde yer almamaya başladık.

 

 

Kıyas Etme Ne Olur Uygula Senin De Olur

 

Sahi o kadar güzellik dedik, ‘‘Kim bu güzel biz de tanışalım’’ demedik henüz. Hülya Avşar desem, “Altın oran” desem konuyu 90’lardaki geleneksel medya ile kısıtlar mıyım tereddüt içindeyim. O zaman kafaları bulandırmayalım. Yakın çağa dönelim, güzellik algısını sosyal medyadan konuşalım. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; sosyal medya doğası, insanı sosyal kıyas içine alan psikolojik bir etki alanı. Nasıl mı? Ayşe’nin kirpiği uzun ise Ayşe güzel; henüz takma kirpikle tanışmayan Fatma ise yetersiz kalacaktır. Fatma’nın evi güzel ise Ayşe’nin evi ondan daha güzel resmedilecektir. Ayşe, pazar kahvesini güzel fincanda yudumlar ise; Fatma daha güzel kahve fincanları ile sunumu gerçekleştirecektir. Yani sosyal medya özetle şunu diyor: “Güzellik benim için bir kıyas hâlidir. Ölçüsü de sizlersiniz.”

 

 

İçim Güzel Benim

 

Kendinde, etrafında neyin düzeltilmesi gerektiğini bir makineye otomatik olarak algılatmadan yaşayanlarımız da var. Estetik cerrahların kapısını “Resimlerde güzel çıkmıyorum” diyerek çalan kullanıcılara göre pek bir fiziksel hezeyana kapılmadıklarını görüyoruz. Özgüven ipini elinden kaçırmayanlar, dayatılan güzelliğin aksine samimiyetten puanları topluyor. Ancak bazı kullanıcılar da güzellik algısına meydan okuyacağız derken doğallığın çivisini çıkarmıyor değil. Ana sayfanızda burnundan taşan kıllar ile poz verenler grubuna şahit olduysanız kimlerden bahsettiğimi anlıyorsunuzdur. Aman diyelim, farkındalık oluşturacağız derken şahbaz da olmayalım.

 

Ayşe Nur TÜFEKÇİ – Dijital İletişim Uz