Geçmişten günümüze ‘Mizah kültürü’

admin Yazar: admin 5 Kasım 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Mizahın Türkçe karşılığı ‘güldürü’dür, Osmanlıca Türkçe sözlükte ise mizah; ‘şaka, latife, espri ve nükte’ olarak tanımlanmaktadır.

Geçmişten günümüze ‘Mizah kültürü’

 

 

Mizah hayatımızın içinde olan bir olgu… Mizah bizleri güldürür, düşündürür bazen de kızdırır… Mizah nasıl ortaya çıktı? Sorusu üzerine dosya çalışmasına başladık. Günümüzdeki mizah ile başlayalım dedik. Antik çağlardan, Selçuklu dönemindeki mizah kültürüne oradan da Osmanlı dönemindekine ve günümüzdeki mizah kültürüne kadar uzandık. Dosya içerisinde Osmanlı’da çıkan ilk mizah dergisi olan Diyojen de olmak üzere Akbaba ve Gırgır dergilerini sunuyoruz. Aynı zamanda mizah kültürü alanında çıkan üç kitabı sizler için inceledik.

 

 

MIZAHIN GÜCÜ

Fahri Yakar Yazar,

 

 

insanlarla iletişim kurmanın pek çok yolu ve yöntemi olduğuna dikkat çeker. İletişim yollarından birinin de mizah olduğunu söyler. Mizahı, bir duyguyu bir düşünceyi veya bir mesajı, espri ve nükte katarak anlatmak için başvurulan etkili bir anlatım aracı olarak tanımlar. “Başka bir deyişle mizah; bir konunun gülünç yanlarını ortaya koyarak anlatan, anlatırken de düşündüren bir iletişim aracıdır.” Yazar, insanların gülmeyi ve güldürmeyi sevdiğini, iletişimde mizahın gücünden yararlanmak gerektiğini söyleyerek; söz sırasında ve yeri geldikçe mizaha başvurmak, insanların üzerinde mizahın gücünden yararlanmak gerektiğini belirtir. “Söz esnasında sırası ve yeri geldikçe mizaha başvurmak, insanlar üzerinde ilgi, merakı uyandırır. Mizah, insanlar üzerinde bir nevi klima etkisi uyandırır, bir yandan havayı ısıtır, bir yandan da ortada gergin bir atmosfer varsa onu yumuşatır, farklı görüşleri çatışmaya girmeden anlatma imkânı hazırlar.”

 

 

Türkçe Karşılığı ‘Güldürü’

 

 

Kitapta mizahın sadece güldürme amacı taşımadığı ifade edilerek; olayların gülünç yanları gözler önüne serilip, dinleyici üzerinden açı zenginliği yaratılmıştır. Mizahın Türkçe karşılığı ‘güldürü’dür. Türkçe sözlükte mizah “Eğlendirmek, güldürmek ve birinin bir davranışını incitmeden takılmak amacını güden ince alay, gerçeğin güldüren yanlarını ortaya koyan bir yazı türü” diye tanımlanmaktadır. Osmanlıca sözlükte mizahın, ‘Şaka, latife, espri ve nükte’ olarak karşılığı vardır. Mizahın; fıkra, öykü, roman ve şiir gibi türlerde karşımıza çıktığını ve mizahın olayların gülünç yönlerini gözler önüne serip olayın bir başka yönüyle ele alınmasına imkân verdiği söyler. Yazar, sözle aydınlatılmayan olayların mizah ile aydınlatabildiğini ve bu durumun insanlar arasında hoşgörü ortamı yarattığını kaleme alır.

 

 

Mizah Gül Kokusu Gibi Olmalıdır

 

 

Divan Edebiyatı şairi Nabi’nin mizah ile ilgili görüşleri şöyledir; “Mizah yerinde ve zamanında söylenmelidir. Mizahın sözü özlü, anlamı büyük olmalıdır. Kırıcı ve yıkıcı olmamalı, mizah dalından yeni koparılmış gül gibi olmalı ve dilden dile dolaşmalıdır. Mizah gül kokusu misali, insanın içine ferahlık vermelidir.” Hiciv ve mizah antoloji yazarı Hilmi Yücebaş’a göre de mizah; “Hafif latife ve tarizlerle ekseri ciddiyet örtüsü altında birini ve bir hareketi tenkit etmektir.”

 

 

Gülme Asıl Amaç Olmayan Bir Sonuç Olmuştur

 

 

Mizah dünyasının önemli isimlerinden biri olan Aydın Boysan; “Mizah düşündürme sanatıdır. Mizahın amacı zihinseldir, yani insan beynine hitap eder. Gülme, asıl amaç olmayan bir sonuçtur. Mizah aklın sanatıdır. Mizahın kökeninde ana amaç olarak akıl verme ve akıl alma bulunur.” der. H. Bergson ise mizahı “Dalgaların üzerinde birden bire ortaya çıkan, birden bire kaybolan ama geride tuzlu bir lezzet bırakan köpüktür.” diye tanımlamaktadır. Mizah tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu Mısırlılardan ve Sümerlerden kalma mizahî örneklere rastlandığını ve mizahın Batı toplumlarındaki tarihi ise Antik çağlara dayandığını söyler.

 

 

Dünya Tarihindeki Mizah Örnekleri

 

 

– Büyük İskender, İran seferine çıkmadan önce hazinesinde nesi var nesi yoksa eşine dostuna dağıtır. En yakın dostlarından Pediccas’a da gayet kıymetli bir mücevher uzatır.

Pediccas: ‘Peki ama hazinedeki her şeyi etrafınıza dağıttıktan sonra size ne kalacak?’ der.

Büyük İskender: ‘Bana da bir tek ümit kalıyor!’ diye cevap verir.

Pediccas bunun üzerine: ‘Öyleyse bu mücevheri bana vermeyiniz! Sizin en yakın dostunuz ve silah arkadaşınız olarak ben sizde kalan ümidi paylaşmak istiyorum.’ der.

– Makedonya Kralı Büyük İskender, bir gün yolda Diyojen’e rastlar. Onu perişan halde görünce haline acır: ‘Dile benden ne dilersen’ der.

Diyojen de minnetsiz bir tavır içinde: ‘Gölge etme, başka ihsan istemem’ diye yanıt verir.

– Büyük İskender, Aristoteles’e ‘Yiğitlik mi iyidir, dürüstlük mü?’ diye sorar, Aristoteles ise şöyle der: ‘Dürüstlük olsaydı, yiğitliğe ne gerek kalırdı.’

– Milattan önce Yunanlılar ile Persler arasında bir savaşta Pers Komutanı, Isparta ordusunun komutanına bir mektup yazar. Mektupta şöyle der: ‘Eğer Yunanistan topraklarına girecek olursam ortalığı kan ve ateş içinde bırakırım.’

Isparta Komutanı Lysnros, Pers komutanına ünlü cevabı gönderir: ‘Eğer!’

 

 

 

 

TÜRK MIZAHI VE HICVI

Ferit Öngören

 

 

Yazar, mizahın kökeninde eğlence ve hoşgörünün olduğunu, yeryüzündeki bütün alanları içine alan mizahın eğlence ve hoşgörü boyutları ile kişilik kazandığını ve temel gelişimlerini sürdürdüğü söyler. Eğlencenin, mizahın gövdesini oluşturduğu ve eğlencenin bir güdü olarak yaşantılarımızdan ortaya çıktığını belirtir. Aynı zamanda eğlencenin bütün olarak bir mizah olmayacağı gibi mizahın bütününün de eğlence olmayacağını söyler.

“Eğlence; gövdemizin bir isteği olarak, mizaha tüm insanlarca ortak ve hemen tanınır yapısını kazandırmıştır. Eğlencenin sosyal bir olay olması, en önemli yanı sayılsa gerekir. İnsanlık, eğlencenin sosyal bir olay olması, en önemli yanı sayılması gerekir. İnsanlık, eğlencenin bu sosyal yapısını başlangıçta kavramış, ona topluluğun dili olma görevini yüklemek istemiştir.”

 

 

Hoşgörü Mizahın Kültür Boyutu

 

 

Kitapta toplumların mizah ile gülmeyi birbirine karıştırdığı da söylenir. Gülme denince mizah anlaşıldığının, mizah denince ise gülme eyleminin başladığının altı çizilir. Oysaki gülmenin, mizahın yalnızca alkış yerinde olduğu anlatılmaktadır.

 

 

Mizah Kavramı Zamanla Değişir

 

 

Mizahın belirli kişiler veya olaylar hakkında tespit yetisinin olmadığını söyleyen yazar, mizahın eleştirel bakış açısını hoşgörü çerçevesinde ele almıştır. “Mizahın ilk kaynağında genel bir eğlence içinde yer alırken, zamanla mizah gibi genel bir kavram yerine; şaka, alay, hiciv, matrak, taşlama, iğne, nükte gibi mizah çeşitlerinin egemen oldukları göze çarpar.”

Günümüzdeki anlamıyla mizah, Ortaçağ dogmasına karşı, bir uyanışı, yeniden dirilişi ifade eder. O dönemler mizahın en büyük mücadelesini mantık ile yürüttüğü söylenir. Kitapta Aristo mantığının, Eski Yunan’dan çok, Ortaçağ’da yaygın bir egemenlik kazandırdığı doğrulanır. Mantığın günlük hayata uymadığı noktaların ise mizahın oluşumuna yol açtığı tespitinde bulunulur.

 

 

Osmanlı Döneminde Birbirlerinden Ayrılırlardı

 

 

Mizah çeşitlerinin; latife, şaka, nükte, iğne, taş, hiciv, alay, halt gibi biçimlerinin; matrak, dalga, gırgır, curcurna gibi mizahi durumları işaret etmek amacıyla kullanıldığı söylenir. Yazar, Osmanlı Devletinde mizah çeşitlerinin birbirinden ayrılmasına özen gösterildiğini; hezliyat, zevkiyat, mutayebat, şathiyat gibi başlıklar altında adlandırıldığını açıklar.

 

 

Selçuklu Dönemindeki Mizah

 

 

Kitapta Selçuklu dönemindeki mizah kültürünün, kendine özgü bir yapısı olduğu ve bugünkü folklar niteliği taşıdığı belirtilir. Aynı zamanda masal, tekerleme, bulmaca, fıkranın mizah kültürlerinde önemli yer taşıdığı söylenir. “Selçuklu mizahı, Osmanlı döneminde de halk arasında etkin biçimde varlığını sürdürebilmiştir. Dede Korkut masallarında belirtilen mizah; Keloğlu, Nasreddin Hoca fıkraları, Selçuklu mizahının başlıca örnekleridir.”

 

 

Selçuklu Dönemindeki Mizah

 

 

Kitapta Selçuklu dönemindeki mizah kültürünün, kendine özgü bir yapısı olduğu ve bugünkü folklar niteliği taşıdığı belirtilir. Aynı zamanda masal, tekerleme, bulmaca, fıkranın mizah kültürlerinde önemli yer taşıdığı söylenir. “Selçuklu mizahı, Osmanlı döneminde de halk arasında etkin biçimde varlığını sürdürebilmiştir. Dede Korkut masallarında belirtilen mizah; Keloğlu, Nasreddin Hoca fıkraları, Selçuklu mizahının başlıca örnekleridir.”

 

 

İlk Mizah Dergisi

 

 

Diyojen Meşrutiyet döneminde Osmanlı’da mizah kültüründe hem geleneksel hem de Batılı türlerin görüldüğü söylenir. Aynı zamanda mizah dilinin, savaş ve yenilgilerin içinde acı ve buruk olduğu belirtilir. Bu dönemde 1870 yılında ilk mizah dergisi ‘Diyojen’ yayımlanmış ve Osmanlı toplumunda ilgiyle karşılanmıştır. İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra Osmanlı’da otuz beşi aşkın mizah dergisi yayımlanır. Mizah dergilerin birkaçının isimleri şöyledir; Zıpır, Gramafon, Mırat-ı Alem, Karagöz, Kalem, Cingöz, Tonton, Temaşa, Hacıvat, Elüfürük, Mahkum, Hokkabaz, Karakuş, Davul, Geveze, Çoşkun, Kalender, Curcuna… ,

 

 

Akbaba Dergisi Batıyor

 

 

Türkiye’de 1945-1950 yılları arasındaki mizah kültürü için yazar, devletin özellikle toprak reformları üzerinde aldığı kararların mizahla eleştirildiği bir dönem olduğunu söyler. 1949 yılında Akbaba mizah dergisi batmıştır. “Yusuf Ziya bu olayı şöyle anlatıyor: Biz DP’ye vurdukça, millet bize vurdu. 1949 baharında can evinden yaralanan Akbaba, bir daha gözlerini yummuştu” (20 Mart 1952 tarihli Akbaba)

 

 

Dönemin Önemli Mizah Dergileri

 

 

1940-1960 dönemindeki mizah kültürüne de ayrı başlık açan kitap, Karakedi ve 1952 yılında yeniden yayımlanmaya başlayan Akbaba dergisinin döneme damga vurduğunu belirtir. Aynı zamanda yazar, mizah dergilerinden Tef ve Dolmuş’un da zengin yazar ve çizer kadrolarına sahip olduğunu söyler.

 

 

Gırgır Dergisinin Kısa Tarihi

 

 

1970-1980 evresinde Gırgır dergisinde şaşırtıcı satış rakamlarının olduğunu belirten yazar, dergide canlı bir mizah sergilendiğini anlatmaktadır. O dönemlerde Gırgır tipi dergilere ilgilerin arttığını ve dergi mizahının; müziğe, sahneye, beyaz perdeye taşındığını belirtilir. “Televizyonda Gırgır dergisine çok uygun ortam sağlar. Gerçekten yeni başlayan ve aşırı bir ilgi toplayan televizyon yayınları Gırgır için bulunmaz bir şans olmuştur. Nitekim televizyon yayınlarının yarattığı ortak noktalar, Gırgır’ın başlıca malzemesi oluyor.”

 

 

Tiraj 50 Bine Yükselir

 

 

Gazetelerin ilk sayfalarında karikatürlerin görülmeye başlanarak bağımsız bir mizah dilinin oluştuğunu ve o dönemde durgun mizahın son bularak Akbaba dergisinin tirajının 50 bine yükseldiğini açıklar. Kitapta Gırgır dergisinin yazar kadrosu oluştururken ‘Çiçeği Burnundakiler’ başlığı altında binlerce çocuk çizerle tek ilişki kurmak için sabırlı bir eğitim programı gösterdikleri belirtilir. Çırak çizerlerin içerisinde kalfa derecesine yükselenlerin ustalaşarak ‘Gırgır Okulu’nu kurduğunu söyler.

“Sayıları binlere ulaşan, her ilden, her kesimden genç mizahçılar ülkenin doğrudan doğruya yansıtmasını bildiler. Halkın mizah gücü Gırgır’a yansıyınca olağanüstü ilgi kısa sürede patlat verir.” Gırgır dergisinin halk tarafından beğenilmesi 50 yıllık Akbaba dergisinin tiraj kaybetmesine neden olacaktır.

“Gırgır’a karşı, Gırgır içinde de deneyler olur. Gırgır Okulunun en yetenekli gençlerinde yedi karikatürcü ayrılırlar ve Mikrop adında bir mizah dergisi çıkarırlar. Dergi kısa sürede satışını yitirir ve dergi kapanır. Gençler Gırgır’a geri dönerler ve en sürükleyici imzalar olurlar. Bu tip bazı deneylerde boşa çıkar. Ancak bu Mikrop, ileri de Gırgır dergisini hasta edecektir.”

 

 

 

 

BIZE BELEDIYE BAKSIN

Şefik Memiş (Suavi Kemal Yazgıç )

 

 

Şefik Memiş’in hazırladığı ‘Bize Belediye Baksın’, İstanbul’un tarihine ilişkin farklı kaynaklar arayanlar için biçilmiş bir kaftan. İstanbul’un 1872’den 1972’ye uzanan tarihini gözümüzün önünden bir karikatür bandı olarak geçiren kitap, sadece belediye veya şehircilik tarihine değil gündelik hayatımızın ve zihniyet tarihimizin yaşadığı dönüşümlere ilişkin de adeta bir veri ambarı özelliği taşıyor. İtalya’da soyluları eğlendirmek için çizilen karikatürler, 18. yüzyılda sanayileşen İngiltere’de bugün bildiğimiz halini almaya başlamış. İlk karikatür 1867’de ‘İstanbul’ adlı dergide çıkmış ve 1869’da ilk mizah dergimiz ‘Diyojen’ okurlarıyla buluşmuştur. Bütün bu malumatfuruş girizgâhı, sözü ‘Bize Belediye Baksın’ adlı çalışmaya getirmek için yaptım. ‘Belediye Hizmetlerinin Karikatürlerle 100 Yılı (1872-1972)’ alt başlığını taşıyan kitap Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayınlandı.

 

 

Değişenler ve Değişmeyenler

 

 

Karikatürün her ne kadar daha seçkin örnekleri de olsa asıl ana akım itibariyle güncellikle ve popüler kültürle irtibatlı bir sanat. Gündelik hayatımızda önemli bir yeri olan belediyeler de dünyanın her yerinde olduğu gibi bizde de karikatür sanatına fazlasıyla ilham vermiş. Ben kendi adıma karikatürlerin ana konuları olan trafik, temizlik hizmetleri, ulaşım, göç, kentleşme gibi ‘değişmeyen’ maddelerinin 1872 ile 1972 arasında da gündemde olmasına şaşırmadım. Ancak bugün bir okur olarak eski karikatürlere bakarken sadece ‘değişmeyenlerden’ ibaret bir okuma yapma lüksümüz olmadığını düşünüyorum. En güncel görünen eski karikatürde bile ‘değişenleri’ fark etmek bize farklı bir bakış açısı kazandıracaktır. Mesela ‘ulaşımla’ ilgili bir karikatürde o zaman ‘bozuk yol’ derken kastedilen ile bugün ‘bozuk yol’ derken kastedileni karşılaştırmak bile yaşanan dönüşümü keşfetmek için iyi bir temrin olabilir. Karikatürlerin kendi zamanlarının ruhunu yansıttığını, kıyafetlerden jest ve mimiklere dek her karikatürün bir ‘göstergebilim hazinesine’ dönüşebileceğini unutmayalım.

 

 

Diyojen’den Başlayan Akbaba’ya

 

 

Karikatürlerin Batılılaşma tarihimizi okumak açısından da ilham verici olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 1872-1972 arasını kapsayan dönemde yaşadığımız ve savrulmaya varan dönüşümlerinin nabzını da bu kitaptan yakalamak mümkündür. Diyojen’de başlayıp Akbaba ile kapanan o uzun yüzyılın çizgilere, esprilere, teknolojiye, kıyafetlere yansıyan tezahürlerini ayrı ayrı okumak bile pek çok yazı için verimli bir kaynak niteliği taşıyacaktır.

 

 

Sadece Karikatürler mi?

 

 

Şefik Memiş’in emek mahsulü derlemesi olan ‘Bize Belediye Baksın’ da, karikatürlerini sadece bir tema etrafında bir araya getirmekle yetinmiyor. Her karikatürün hangi bağlam ve gündemde çizildiğini özetleyen, yayınlandığı dergi ve imza atan karikatürist hakkında bilgiler veren ve dönemin belediye başkanını da tanıtan dolayısıyla hem espriyi hem sanatçısını ve yayınlandığı mecrayı hem de muhatabını bir araya getirmiştir.

 

 

Türkiye Bir Dönem En Çok Bunları Okuyordu

 

 

Ülkemizde özellikle 1980-1990 yılları arasında çizgi roman en çok okunan türdü. Günümüzde de eskisi gibi olmasa da hâlâ çizgi romanlar, okurlar tarafından ilgiyle karşılanıyor. Eskiden çizgi romanlar albümler halinde gazete bayilerinde satılırdı, şimdi ise yepyeni halleriyle bütün kitapçılarda…

 

 

Risale Yayınları ‘Gazeteci Mehmet’

 

 

Bir gazetecinin çatışma bölgelerinde yaşadıklarını konu alan ‘Gazeteci Mehmet’ çizgi romanı Risale Yayınları tarafından çıkartılıyordu… Artık sadece sahaflardan temin edebileceğimiz bu seri sekiz kitaptan oluşmaktaydı. İlk dört kitap ‘Kanayan Yara Afganistan’ başlığını taşır diğer dört kitap ise; İnsanlık Suçu, Vahşet, Büyük Şeytan ve Soykırım…

 

 

1 Nisan Şaka Günü Nasıl Ortaya Çıktı?

 

 

Mizah dosyası hazırlayalım derken, 1 Nisan Şaka gününün geldiğini fark ettik. Çocukluğumuzdan, okul hayatımıza oradan da iş hayatımıza kadar hepimiz 1 Nisan gününde soğuk şakalara maruz kalmış hatta bizler de şakalar yapmışızdır… Peki, 1 Nisan Şaka günü ortaya nasıl çıktı? O gün neden şaka yapılır? soruları üzerine 1 Nisan günü için araştırma yaptık. İşte 1 Nisan’ın ortaya çıkışı üzerine olan o rivayetlerden biri:

‘Nisan Balığı Kavramı’

Fransa’da 1 Nisan ile alakalı ‘Nisan Balığı’ kavramı kullanır. Bu aylarda balıkların üreme mevsimi olduğundan, avlanma yasaktır. Mizah yönü geniş insanlar, balıkçıları kandırmak için ‘Nisan Balığı’ diye bağırarak balık ağlarına balıklar atmışlar, böylece şaka kavramı burada türemiştir. Bu kavram, Hollanda, Belçika, Kanada, ABD, İsviçre, Japonya dâhil dünyanın pek çok yerinde kullanılır.

Etiketler:
admin

admin

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı