Biz Nereye?

admin Yazar: admin 2 Aralık 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Pandemi farkında olmadığımız, ıskaladığımız ve kaçırdığımız an’ların kıymetiyle tanıştırdı bizi. İnsanlık gerçekten ihtiyacı olan şeyle tanıştı. Yani kendiyle. Bir yerlere yetişme telaşı yüzünden ıskaladığımız; gerçekliklere, güzelliklere kulak verdik, göz kestik.

Biz Nereye?

 

Yazı yazmanın en zor tarafı hep o “İlk cümleyi” kurabilmektir. Çünkü o “İlk cümle” ne kadar güçlü olursa yazı o kadar güzel olur. Aslında bu kural sadece yazı da geçerli değil. Biraz önce bahsettiğim o “İlk cümle” çoğu zaman hayatımızı, sıklıkla günümüzü ve her daim anımızın akışını belirler.

 

İnsanlığın fıtratı güzelliği ve önemsenmeyi sever. Bazen beklenmedik bir “Selam” veya plansız gelişen “İyilik” hayatımıza mana katar. Bizler; manaları, mana arayışını, mana yolcuğunu, manaların nereye vardığını veya nereye varmadığını irdelemeyi severiz. İnsan da an da yaşam da bir manadır. Hepimiz O’nun bir manasıyız.

İnsanlık değişiyor ya sevgili okur farkında mısınız?

Bu değişim bizi nereye sürükleyecek hiçbir fikrimiz yok. Dünya Kovid-19’a karşı verdiği sınavdan hâlâ geçemedi. Bu sınavdan geçmeye de gönüllü müyüz? Belli değil.

İnsanlığımız değişiyor; alışkanlıklarımız, tepkilerimiz, duygularımız ve düşüncelerimiz…

Bu süreç insanlığı ya “Fabrika ayalarına” geri döndürecek ya da kendi benliğimize bile yabancı kalacağız. Ve en sonunda da insanlık bu dünyadan göçüp gidecek.

Geçtiğimiz günlerde beni çok etkileyen bir sözle karşılaştım: “Karanlığa gömüldüğünüzde şöyle söyleyin: Bu karanlık, henüz sökmemiş bir şafaktan ibaret.”

İnsanlık belki de kendi karanlığına gömüldü. Yeniden doğmak için kendi şafağını bekliyor.

 

 

Pandemi farkında olmadığımız, ıskaladığımız ve kaçırdığımız an’ların kıymetiyle tanıştırdı bizi. İnsanlık gerçekten ihtiyacı olan şeyle tanıştı. Yani kendiyle. Bir yerlere yetişme telaşı yüzünden ıskaladığımız; gerçekliklere, güzelliklere kulak verdik, göz kestik.

2020 yılında insanlık, kaybettiği öz benliğiyle tanıştı ve umarım bocalamayız.

 

 

Bu aralar aforizmalar okumayı çok seviyorum, sizin de okumanızı tavsiye ederim. Yine geçtiğimiz günlerde güzel bir dörtlük çıktı karşıma:

“Nedir tende aradığın, et kemik ve kandan ibaret.

Sen ona bir ömür dersin, tüm yaşanan andan ibaret.

Gelir, kalır ve giderler, bu dünya bir handan ibaret.

Yalnız doğdun yalnız öldün, gördüklerin senden ibaret.”

 

Kovid-19’un etkileri bizi bir araf hâline sürükledi. Neyi aradığımızı bilmeden yol almaya çalışıyoruz. Benliklerimiz dijital dünyaya hapsolma tehdidiyle karşı karşıya… Umarım insanlık bu dünyadan göçüp gitmez.  Bu araf hâli bizi kendi benliğimizden soyutlamaz…

 

Hâsılı kelam insanlık üzerine kurulan onca cümleden sonra yakın zamanda okuduğum ve sizin de mutlaka okumanız gereken kitapları sıralayacağım.

 

 

Küçük Şeyler / Sami Paşazade Sezai:

 

Türk edebiyatının ilk Batılı tarza yazılan öykü kitabıydı, gerçekten çok keyifliydi. İş Bankası Kültür Yayınları, eseri günümüz Türkçesine uygun şekilde revize etmiş. Fakat o duru ve eski Türkçe kendi naifliğini korumayı başarmış. Minik ve kısa öykülerden oluşan bu eser gerçekten güzel bir yol kitabıydı.

 

Şöyle diyor kitapta Sami Paşazade; “İnsanların hayalleri, umut ettikleri ve sevinçleri kendi dünyalarında büyük, gerçek hayatta ise “küçük şeyler”dir…” ve “Bir şey olmak hülyasındaysan, cellat değil barışçı olmaya özen. Kalem, öldürmek için değil, diriltmek içindir. Ruhlara, yüreklere taze heyecan ve çarpıntılar; millete, yeni bir hayata haberler götürmek içindir…”

 

 

Korku / Stefan Zweig:

 

Kitabın sonu yazarın daha önce kitaplarını okuyanların şaşırmayacağı gibiydi. Zweig eserlerinin son sayfalarında hep ters köşe yapmayı seviyor.

 

Bu kitap insanoğlunun pişmanlık, korku ve suçluluk duygusunu işliyor. İnsan duygularının girdabından nasıl çıkabilir ki… Keyifli ve minik bir kitaptı.

 

Stefan Zweing’in bu minik kitaptaki etkileyiciliği büyük birkaç cümlesini sizlerle de paylaşmak istedim: “Zamanın çoktan sildiği bir hata için cezalandırılabilir miydi insan?” ve “Kendini bir heyecan fırtınasının ortasında hissediyor ve içi soğuk olan her insan gibi, kendisi yanmadan tutku ateşiyle sarılmış olmaktan hoşlanıyordu.”

 

 

Gezgin / Halil Cibran:

 

72 sayfalık bu kitap, Cibran’ın ölümden sonra yayımlanmış. “Gezgin” de hayatın dünyevi gerçeklerini, insanın anlam arayışına ufak bir pencere açıyor. Ama daha önce hiç Cibran okumadıysanız ilk önce “Ermiş” ile başlayın daha sonra “Kum ve Köpük” ile…

 

Cibran, insanı istemese de düşünmeye sevk etmekte ustadır: “Ortalıkta gözükmese de iyi olan bir insanın varlığı, görünür olan ama sadece iyilik taslayan pek çok insanın varlığından daha iyidir?” ve “…çok azımız bir doğruya başka bir doğru ekleyip gerçek doğruyu oluşturabiliriz.”

 

 

HAYDİ BİR ŞİİR EZBERLEYİM, NE DERSİNİZ?…

 

Son olarak Necip Fazıl Kısakürek’in “Kaldırımlar” ve “Veda” şiirini ezberlemeye çalışıyorum. Bir sonraki yazıma kadar ezberlemiş olmayı hedefliyorum, umarım başarabilirim. Siz de bir şiir ezberleyin sevdiğiniz herhangi bir şairden…

 

Ve son notum:

 

Merjam’daki ilk yazımın konusunun ne olması gerektiği üzerine çok düşündüm. En sonunda kurguladığım bütün fikirlerin dışında, içimden samimi cümleler kurmak geldi.

Sevgiyle en önemlisi sağlıkla kalın.

En kısa sürede görüşmek üzere.

Şiir olayını gerçekten bir düşünün…

 

 

Ezgi AŞIK

Etiketler:
admin

admin

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı