Bir tarz-ı siyaset olarak kraliçelik

Merjam Yazar: Merjam 21 Ekim 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

İngilizler “Kadın” hükümdarlara güvenebileceklerini 1. Elizabeth’le anlamış, Victoria ile dünyanın hazineleri kendilerine açılmış, 2. Elizabeth döneminde ise ellerinde kalanı muhafaza etmeyi öğrenmişlerdir.

Bir tarz-ı siyaset olarak kraliçelik

 

1998 yapımı Bakire Kraliçe adlı filmde 1. Elizabeth bir devlet töreni esnasında kendisine evlenmemesi gerektiğine dair telkinler veren vezirine yaklaşıp parmağındaki yüzüğü göstererek şöyle der: “İyi bakın Lord Burghley, evlendim. İngiltere’yle.” Gerçekten söylenip söylenmediği bilinmeyen bu cümle 8. Henry’nin kızı 1. Elizabeth’in hayatını çok güzel özetlemektedir. Babasının yaptığı pek çok evliliğin ardından hayatta kalan tek Protestan varis olarak tahta geçen Elizabeth’in kendi hayatı da arka planda Protestan ve Katolik gerginliği devam ederken, evlilik müessesinin gölgesinde geçecektir.

 

Sonunda Elizabeth, “Bekâr” kraliçe olarak hüküm sürüp, hiç çocuk sahibi olmadan, İngiltere’yi tekrar taht kavgalarına maruz bırakarak öbür dünyaya göçer. İngilizlerin zihinlerinde ve kimliklerinde yer eden -Boudicca’yı saymazsak- ilk kraliçe olan Elizabeth’ten sonra, 17. yüzyılda Kraliçe Anne İngiltere’nin hükümdarı olacak, ama Elizabeth kadar büyük bir tesiri ancak 1837 yılında başa geçen ve ülkeyi yine veliahtsız bırakan Kraliçe Victoria yapacaktır. Kraliyet ailesinin başka bir kolundan gelen, İngiltere’nin şu anki kraliçesi Elizabeth’in başa geçmesine de Amerikalı bir dulun sebep olduğunu hatırlatmakta fayda var.

 

 

Siyah Elbiseli Victoria

 

Ülkesiyle evlenen, Amerika’da kurulan koloniye kendisine ithafen “Virginia” adı verilen 1. Elizabeth’in aksine, Kraliçe Victoria çok mutlu bir evlilik yapmış, hatta kocasının ölümü üzerine uzun zaman üzerinden atamadığı bir mateme girmiş ve halk arasında kadınların matem süresini abartmasına sebep olmuştur. Kendi “bekâr”lığına rağmen eğlenceye ve sanata önem veren 1. Elizabeth’in aksine, Victoria’nın dönemi vakurluğun dönemi olmuş ve bu vakur annenin cesur evlatları dünyanın dört bir yanına İngiliz bayrağı ve medeniyetini taşımıştır. Popüler kültürde Elizabeth sürekli Shakespeare’in oyunlarına giderken gösterilirken, Victoria siyah elbiseleri içinde Buckingham’ın bahçesinde yürürken resmedilir. Buna bir istisna 2017 yapımı Victoria and Abdul filminde Hindistan’dan gelen uşakla yaşanılan “Komik” anlardır.

 

1. Elizabeth, İngiltere’deki Katolik ve Protestan gerginliğini gideren, “Erkek” Papa’ya bir nazire olacak şekilde İngiltere Kilisesi’nin “Yüce Başkan”ı ilan edilen kraliçe olarak tarihe geçerken, Victoria başta Doğu Hindistan Kumpanyası olmak üzere ülkenin tüccarlarının kurduğu, her renk ve dinden “Kul”un yaşadığı bir imparatorluğu yöneten kadın olarak zihinlerde yer eder. Victoria ülkenin kapitalist oğullarına her türlü ehliyeti verip İngiltere’yi üzerinde güneş batmayan bir imparatorluğa dönüştürürken, diğer bir yandan kendisinden 300 önce yaşamış 1. Elizabeth’ten çok daha katı bir ahlak anlayışla ülkenin kadınlarını türlü türlü sosyal cenderelere sokmuştur. Elizabeth dönemi dendiğinde Shakespeare’in oyunlarında bolca bulunan şen şakrak beyler ve bayanlar akla gelirken, Viktoryen kelimesi birçoğu sonradan, özellikle de kapitalist sistemi destekleyen, sınıf, ırk ve cinsiyet ayrımcılığı üzerine kurulmuş katı kuralları hatırlatır.

 

Victoria dönemi, İngiltere’nin Hint alt kıtasına çözülemez gibi görünen bağlarla bağlandığı dönemdir. Bu bağlar çok kanlı bir şekilde 2. Elizabeth’in gençlik yıllarında çözülecek ve 2. Elizabeth başa geçtiğinde Hindistan, İngiltere’nin elinden tamamen çıkmış olacaktır. 1. Elizabeth İngiltere İmparatorluğu’nun temellerini atmış kadınken, 2. Elizabeth onun neredeyse tamamen çözülmesine başkanlık edecek, ama yine de “Commonwealth Games” gibi spor organizasyonlarını teşvik ederek Elizabeth ve Victoria’dan miras kalan emperyal geleneği devam ettirmeye çalışacaktır.

 

Kraliçenin görevlerinin artık tamamen parlamentoya aktarılmış olduğu, kraliyet ailesinin vergiden muaf olmasının dahi eleştirildiği günümüzde 2. Elizabeth’in ileride nasıl anılacağını kestirmek zor. Sessiz görüntüsünün altında şimdiye kadar ailesini “Demir bir elle” yönettiği bilinen Elizabeth, herhâlde en çok oğlu Charles’ın sevdiği kadın Camilla Parker Bowles’la evlenmesini engelleyerek bir bakıma Prenses Diana’nın hayatına mal olan kişi olarak anılıyor. Bu skandaldan yine de sağsalim çıkmasının sebebi de İngiliz halkının kraliyete duyduğu aşktan çok, politikacılara duyduğu güvensizlik olsa gerek. 1. Elizabeth Westminster Parlamentosu’ndaki erkeklerin yapabileceği hataların önünü son noktada kesebilecek bilge bir “Babaanne” olarak görevini ifa etmeye devam ediyor.

 

 

Kraliçeler “Kraliyet” Müessesini İhya Etti

 

İngilizleri tanımlayan en önemli şey belki bir ada ulusu olmalarıdır. Adanın en son 1066’da Normanlar tarafından işgal edildiği düşünülürse, 1588 yılında İspanyolların bu küçük adadan kaynaklanan rahatsızlığa bir son vermek için ‘‘Armada’’ diye anılan büyük bir donanma hazırlayıp İngiltere’yi işgal etmeye karar vermeleri İngiltere tarihinin önemli bir dönüm noktası olmuştur. Ve bu önemli dönem, 1. Elizabeth dönemidir. Böyle bir ölüm kalım savaşından İngiltere’yi muzaffer bir şekilde çıkaran 1. Elizabeth’in ülkenin kurtarıcısı olarak görülüp kalplerde yer etmesi işten değildir. Günümüzde hâlâ düzenli ve kuvvetli ordular için “Armada” kelimesini kullanan İngilizlerde 1. Elizabeth’in yeri, Alman işgalini önleyen Churchill’inkiyle bu bakımdan benzerdir. 2. Elizabeth’in basın danışmanları kraliçenin İkinci Dünya Savaşı sırasında hem Churchill’e, hem de genel olarak orduya moral verdiğinin altını çizerek, kendisine de benzer bir “Kahramanlık” rolü biçilmesini sağlamıştır.

 

1. Elizabeth yaşamı boyunca kendi imajı üzerine kafa yormuş, bu konuda yardım almış ve bugünkü “İmagemaker”ları aratmayan bir biçimde kendini şekillendirmiştir. Pek çok portresini yaptıran 1. Elizabeth’in en ilginç resmi, yakından baktığınızda fark edeceğiniz şekilde gözler ve kulaklarla bezenmiş bir elbise giydiği resimdir. Bu resimdeki göz ve kulakların genellikle Elizabeth’in kurduğu casus ağına işaret ettiği söylenir. Benim resmi ilk gördüğümde edindiğim his ise bu tablonun sürekli gözetlenen ve dinlenen, yaptığı her hareket son ayrıntısına kadar incelenen bir kadını resmettiğidir. Bu durum diğer bütün göz önünde olan kadınlar gibi İngiliz kraliçeleri için de geçerlidir. Basın biraz da matemine saygı duyarak Victoria’yı çok fazla rahatsız etmediyse de, 2. Elizabeth bu ilgiden payını almış, fakat bu yine de bu “İlgi”yi basın danışmanlarının sayesinde kanalize etmeyi iyi başarmıştır. Bunun en güzel örneği “The Crown” dizisidir. Bu dizide ve resmedildiği başka film ve tiyatro oyunlarında, 2. Elizabeth jeopolitiğin sürekli değiştiği dünyada adanın çapasını sımsıkı bir şekilde yerinde tutan, siyasilerin “Çocukluk”larına hem gerekli cevabı veren hem de onları mazur gören bir bilge kişiliğe büründürülmüştür. İlginç bir şekilde İngiliz tarihindeki kraliçeler, krallardan daha çok “Kraliyet” müessesini ihya etmiş, halkın güveni kazanmıştır.

 

 

Kraliçeler İngiliz Kimliğinin Temelini Oluşturdu

 

İngilizler “Kadın” hükümdarlara güvenebileceklerini 1. Elizabeth’le anlamış, Victoria ile dünyanın hazineleri kendilerine açılmış, 2. Elizabeth döneminde ise ellerinde kalanı muhafaza etmeyi öğrenmişlerdir.1. Elizabeth’in mahrem eli değmemiş bedeni, İngiltere’nin mahrem eli değmemiş topraklarının bir sembolü hâline gelmiştir. Nitekim 1. Elizabeth’in tüm Avrupalı damat adaylarını geri çevirmesi, İngiltere’yi uluslararası arenada bir yandan yalnız bıraksa da bir yandan da günümüzde hâlâ hissedilen “Ada” kimliği ve düşünce yapısının pekişmesine yardımcı olmuştur. 1. Elizabeth’in İspanyolların “Armada”sını yenilgiye uğratmadan önce Tilbury’de askerlerine şöyle seslendiği rivayet edilir: “Zayıf bir kadının bedenine sahip olduğumu biliyorum, ama bir kralın yüreği ve cesaretine sahibim, hem de bir İngiltere kralının yüreğine! Parma veya İspanya’dan veya Avrupa’nın başka bir yerinden gelip benim topraklarımın sınırlarına tecavüz etme cüretlerine şaşarım!”

 

Genelde İngiliz halkının “Sevdiği” bir hükümdar olarak vefat eden kraliçeler, İngiliz kimliğinin oluşmasında temel bir rol oynadıkları gibi tebalarının emperyal ve günümüzde neo-emperyal dürtülerine destek vererek İngiliz tarzı siyasetin fikir anaları olup milletin belleğine kazınmıştır.

 

Nagihan HALİLOĞLU

Etiketler:
Merjam

Merjam

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio