Beslenme yalanları ve gerçek bilim – Tim Spector

Merjam Yazar: Merjam 14 Ekim 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Bilimsel gelişmeler sayesinde ortaya çıkan gerçeklere ve mikrobiyolojinin gizli dünyasına kapı aralayan kitap, yağ, kalori, vitamin ve besin maddeleri hakkındaki yaygın yanlış anlamaları açıklığa kavuşturuyor. Tim Spector, kişisel mikroplarımızı nelerin harekete geçirdiğini ve etkileşimlerini açıklayarak modern beslenmenin karmaşıklığını kavramamıza, bedenlerimizde doğal dengeyi yeniden kazanmamıza yardımcı oluyor.

Beslenme yalanları ve gerçek bilim – Tim Spector

 

 

Hayatın başarısının sırrı düzenli yemektir.

Kahvaltını düzenli yap başarıyı yakala.

Süt içen kuvvetlenir.

Öğünleri eksiltmeden al yoksa unutkan olursun.

Sağlıklı beslen uzun ömre sahip ol.

 

Hepimiz bazı beslenme tavsiyelerini yüzlerce kişiden yüzlerce defa dinlemişiz. Baktığımız her yerde kafa karıştırıcı ve çelişkili bilgiler var. Kime ve neye inanacağımızı bilmemek büyük bir sorun. Bazı diyet guruları bize düzenli ufak öğünler ve aperatifler yiyerek ara öğünler tavsiye ederken, diğerleri onlara katılmıyor ve mesela kahvaltıyı atlayarak zengin bir öğle yemeği yemek veya akşamları ağır öğünlerden kaçınmak konusunda bizi cesaretlendiriyor. Bazıları işi diğer yiyecekleri dışlama noktasına getirip tek gıda diyetini (lahana çorbası içmek gibi) önerirken, lokmaları küçültmek amacıyla yalnızca çatal kullanarak kiloların uçup gideceğini iddia eden, “Le forking” diye adlandırılan ve daha fazla çatal hareketi ile besinleri küçülterek yemeye dayalı bir Fransız diyeti de mevcut.

 

 

Kötü Bilim ve Büyüyen Bel Ölçüleri

 

1980’lerden beri uzmanlar bize sürekli olarak, hangi miktarda olursa olsun yağlı gıda tüketmenin bizim için zararlı olduğunu söylüyor. Bu kampanya çok etkili oldu ve gıda endüstrisinin de yardımıyla birçok ülkede tüketilen toplam yağ miktarını azaltmaya başardı. Ama buna rağmen, obezite ve diyabet oranları daha hızlı bir biçimde arttı. O halde tüm bu birbirinden farklı ve çelişkili bilgiler karşısında kafamızın karışması -asitli içeceklerden, şekerden meyve sularından, yağdan etten, karbonhidrattan uzak durun- ve geriye maruldan başka yiyecek hiçbir şey kalmadığı fikriyle baş başa kalmamız şaşırtıcı değil.

 

Önerilerin her zaman yanlış olduğunu söylemeyen yazar, söz konusu sağlık ve diyet olunca, “resmi” öneri ve tavsiye verirken çok daha ihtiyatlı ve eleştirel olmak gerektiğini hatırlatıyor. Detaylı tetkik ve araştırmalara rağmen beslenme biçimimiz küresel olarak bozulmaya devam ediyor.

 

Eksikliğini duyduğumuz şey, beslenmenin ve diyetlerin ardındaki bilime dair daha geniş kapsamlı bir anlayış. Çoğu diyet, dar bir geleneksel görüşe veya basit bir gözlem ve şarlatanlığa dayanıyor, ama bireyler ve onların gıdaya verdikleri fizyolojik tepkiler arasındaki büyük farklılıkları açıklamadan kalıyor. Eğer diyetimize takdim edilen her yeni işlenmiş gıda bir ilaç şirketi tarafından üretilen bir ürün olsaydı ve obezite de bir hastalık olarak etkilenmiş olsaydı, bu gıdanın faydaları ve riskleri üzerine bol miktarda veriye sahip olurduk. Fakat gıda konusunda, en sentetik kimyasal karışımlar için bile böyle bir korumaya sahip değiliz.

 

 

Aynı Besinden Kilo Alanlar ve Zayıflayanlar

 

Beslenme bilmecesinin kayıp olan koskoca bir parçası var. Neden birisi belirli bir yemeği düzenli olarak yiyerek kilo alabilirken bir diğeri tamamen aynı yemeği yemesine rağmen kilo verir? İnce insanlar şu anda çoğu nüfus içeresinde azınlığı oluşturuyor. Onları “Normal” fazla kilolu insanlardan bu kadar farklı kılan nedir?

 

Bunun cevabı içtikleri sudan kullanmış oldukları antibiyotiğe kadar pek çok etkende gizli olabilir.

 

 

Sular ve Antibiyotikler

 

Kitap, içtiğimiz sulara dair de önemli bilgilere yer vermekte. Örneğin ‘su şirketleri, sularda bulunan antibiyotiklerin zararlı olmadığını savunurken yönetimler de sularda bulunan antibiyotik ve bakteri miktarlarının zararlı olmadığını açıklıyor’ diyen yazar bu açıklamaların bilimsel tarafını sorguluyor. ‘Yönetimler sadece sizin iyiliğinizi düşünen yüce organlar ise sorun yok’ diyen Spector, sularda antibiyotik ve dirençli bakterileri filtreleyebilecek hiçbir sistem olmadığının altını çiziyor.

 

Antibiyotikler sadece bağışıklık sitemine zarar vermiyor, mikroplarınızın miktarı azalıp diyete döndüğünüzde bile antibiyotik kullanmayanlardan daha kilolu oluyorsunuz. İlacın toksik etkisi değil bağırsak mikroplarındaki değişiklik kilo alımına yol açıyor.

 

İşlenmiş gıdalar ve şekerli yağlı besinler kadar bu gibi hususların da pek çok konuda etken olduğunu bu kitabı okuyunca daha iyi anlıyorsunuz.

 

 

Vitaminler

 

Vitaminlerin sandığımız kadar etkili olmadığını C vitamini yerine çinkonun daha etkili olabileceğini aktaran son araştırmalar da kitapta yer buluyor. Kitaptan, hamilelikte kadınlar için özel olan folik asitin dahi fazla alındığında bazı koruyucu genleri bozan etki yapabileceğini öğreniyoruz. Çalışma sayesinde aşırıya kaçmaktan sakınmanın önemini kavrayarak dengeli beslenmeye dair bilimsel veriler üzerinden doğru bilinen yanlışları da öğrenmek mümkün. Taze meyve ve sebzenin önemi ise her yeni bilimsel araştırmaya rağmen yerini koruyor.

Etiketler:
Merjam

Merjam

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio