Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Yakın zamanda Modanisa Refka Kış Koleksiyonu stylingini yapan Büşra Yarar Özcan, moda tasarımı ve styling yolculuğu hakkında merak edilenleri anlatıyor. İşte detaylar…
Hayatımın büyük bir bölümü hayal kurarak geçti ve geçiyor. Kumaşlara dokunup onlarla neler yapabileceğimin hayalini kurmak, kendimle çıktığım bir yolculuk gibiydi hep. Bu tutkumu eğitim hayatıma da yansıttıktan sonra aldığım bir iş teklifi ile yolum İstanbul’a düştü. Ardından kendi koleksiyonlarımı yapacağım markalarla buluştum. Stylingi koleksiyon sürecinde tamamladığım için, o yönde de kendimi geliştirmeye başladım.
Her insanın hayatında çok büyük aslaları vardır. Ben kendi iş hayatımda işleyiş sürecinde prensipleri olan ve bunu korumaya çalışan biri oldum hep. Mesleğimde en büyük çizgim iş ve özel hayatımın dengesini koruyabilmek. Özel hayatımda ne kadar huzurluysam ve zaman ayırıyorsam, iş hayatımda da o kadar verimli oluyorum.
İşimin en sevdiğim yanı ilham, heyecan ve tutku dolu bir yönünün olması. Koleksiyon hazırlarken en önemsediğim nokta, marka ile benim dokunuşlarımın bütünleşiyor olması ve beni heyecanlandırması. Heyecan duymadığım hiçbir işi yapamıyor ve sürdüremiyorum. Bu sebeple, bu işi yaparken de odak noktam yalnızca ilgilendiğim konu olur ve baktığım her yerde ona dair şeyler görürüm. Haftalarca eve kapanıp, çoğu zaman sabahlayıp koleksiyonlarımı sunuma hazırlarım. Styling ise bambaşka bir dünya, inanılmaz eğlenceli bir alan, orası başından sonuna çok uzun bir süreç aslında. Tasarımcıların koleksiyonlarını müşterilerine aktarmalarındaki bağlayıcı unsur oluyoruz ve her tasarımı müşteriye arzu nesnesi olarak sunmak işin en kilit kısmı.
Instagram benim için ilham panosu olarak kullanılan bir mecra. Orada insanlarla tamamen hayata dair şeyler paylaşıyorum diyemem, estetik algısı olan ve gözüme hoş gelen fotoğrafları storyde paylaşmayı çok seviyorum. Post kısmını ise portfolyo gibi kullanıp, koleksiyonlarımın veya diğer markalar için yaptığımız çekimlerden kareler paylaşmak üzere kullanıyorum. Markalarla reklam iş birliği yapmadığım ve tüm takipçilerim de bunu bildiği için, kullandığım her ürünün kendi seçkim olduğunu bilmeleri onlarda daha büyük bir merak uyandırıyor. Influencer olarak tanımlayamam ancak insanları influence ediyorum diyebilirim Onun yerine tasarımcı-stilist olarak anılmayı tercih ederim.
Instagram benim için ilham panosu olarak kullanılan bir mecra. Orada insanlarla tamamen hayata dair şeyler paylaşıyorum diyemem, estetik algısı olan ve gözüme hoş gelen fotoğrafları storyde paylaşmayı çok seviyorum. Post kısmını ise portfolyo gibi kullanıp, koleksiyonlarımın veya diğer markalar için yaptığımız çekimlerden kareler paylaşmak üzere kullanıyorum. Markalarla reklam iş birliği yapmadığım ve tüm takipçilerim de bunu bildiği için, kullandığım her ürünün kendi seçkim olduğunu bilmeleri onlarda daha büyük bir merak uyandırıyor. Influencer olarak tanımlayamam ancak insanları influence ediyorum diyebilirim 🙂 Onun yerine tasarımcı-stilist olarak anılmayı tercih ederim.
İş hayatından geri kalan tüm vakitlerimde öncelikle eşimle kaliteli vakit geçirmek, keyifli bir yemek yiyebilmek benim için çok önemli. Her zorlayıcı işin sonuna muhakkak kendime bir ödül koyarım. Motivasyonumu da bu ödül sistemiyle sağladığımı düşünüyorum. Küçük bir hafta sonu tatili, doğa yürüyüşleri, sevdiğim arkadaşlarımla vakit geçirmek ve son dönemlerde at çiftliğinde at binmeyi öğrenmek keyif aldığım aktivitelerin başında geliyor.
Kolay kolay fast-fashion ve trend tuzağına düşmem, eğer gerçekten trend bir parçayı dolabıma aldıysam uzun yıllar sürdürülebilir ve diğer parçalarla da match edilebilir olmasına özen gösteririm. Gerçek bir ekru rengi tutkunuyum, özellikle kış aylarında, triko, kaşmir, kadife, deri gibi bambaşka dokuları tek renkte bütünleştirmeye bayılıyorum. Satın aldığım her ürünün tasarım değerinin etiketinde yazan markanın isminden daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple dünya devlerinden alışveriş yaparken çok daha dikkatliyim. Dolabımda kurtarıcı parça yok diyebilirim, her biri üstüne düşünülmesi gereken birer parça.
En büyük ilham kaynağının farklı kültürler ve dokular görmek olduğunu düşünüyorum. Pandemiden önce kilometrelerce uzakta doğudan batıya birçok kültürü deneyimleme fırsatı buldum. Son iki yıldır bunun eksikliğini müthiş hissediyorum. Seyahat etmenin beni her anlamda beslediğinden bir kez daha emin oldum.
Seneler önce bu işe başlarken bir gün bu markanın tasarım ekibine girmek istiyorum diye hayaller kurduğum bir marka vardı; Delpozo. Renkleri ve formları, yalınlığı ve netliği her zaman bana ilham veriyordu. Şimdilerde kendime yeni ilham alacağım isimler arıyorum diyebilirim.
Modanisa ile işbirliği yapmak ve bu projede birlikte çalışmaktan çok keyif aldım. Modanisa’ya bir noktada dokunmuş olmak gurur verici benim için. Umarım birlikte uzun soluklu nice güzel işlere imza atarız.
Bundan yaklaşık bir yıl önce Sevgili ortağım Zeynep Betül Kızıltaş’ın teklifi ile Zarif Atelier markasına ortak oldum ve benim için bembeyaz bir rüya başlamış oldu. Bu marka son dönemde tüm gelin adaylarının arayış içinde olduğu sadelikteki gelinlikleri onlara sunuyor ve hayallerini gerçekleştirmesine eşlik ediyor. Bundan 10 yıl sonra bu marka ile birlikte tüm dünyada binlerce şubesi olan ve her gelinin beyaz rüyasını gerçekleştirip, iyi ki’lerinden biri olmayı hedefliyoruz. Eminim ki gerçek olacak. 🙂
İlk soruda yanıt verdiğim gibi; meslek seçimi konusunda ne yazık ki ben hiç zorlanmadım. Kendimi keşfetme fırsatı bulduğum için de son derece şanslı hissediyorum. İnsanların gerçekten sevdikleri mesleği yapabilmeleri için bir şansa ihtiyaçları oluyor. Bu hissin heves olduğunu hissettiğim yüzlerce mesaj alıyorum çoğu zaman. En büyük tavsiyem bazen hoşlanmadığı işlerle bile karşılaştıklarında onları iyi veya kötü deneyimleyip, hangi alanda en iyi olduklarını keşfedebilecekleri yolculuklara çıkmak.
Kaynak: Modanisa Blog
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı