Gündelik yaşamda Avrupalı Müslümanlar

Merjam Yazar: Merjam 14 Ekim 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Nilüfer Göle, mizah dergisi Charlie Hebdo’ya gerçekleştirilen saldırının on beş gün öncesinde dört yılı aşkın bir sürede gerçekleştirilen bir saha çalışmasının ürünü olan kitabının birincil kaygısını “Okurlarına, Müslüman kültürden gelen Avrupalıların yaşadıkları gerçeklikleri anlamalarına yardım edebilecek bazı ampirik ve kavramsal anahtarlar sunmak” olarak özetliyor.

Gündelik yaşamda Avrupalı Müslümanlar

 

 

Kitap, katillerin saîki hakkında kendi kendilerine sorular soran, bununla birlikte ayrılıkçı teröristlerle Avrupalı Müslümanların büyük çoğunluğunun bir tutulamayacağını bilen okurların, göz ardı edemeyeceği gerçekliklere ışık tutuyor. Yerleşik kanıları altüst ederek, tabanda yaşanmakta olan süreci ortaya çıkarmak için gündelik yaşam deneyimlerinin hakikatine sarılarak, yeni bir kamusal kültür yaratılmasına katkıda bulunan sıradan Avrupalı-Müslümanların tanınmasını sağlamaya çalışıyor.

 

“Tüm terör saldırıları zamanın akışında bir yarılmaya yol açar. Bir anda günlük yaşamın seyri sekteye uğrar, toplumsal sözleşme parçalanır, toplum bir kutuplaşmaya sürüklenir.”

 

Ocak 2015’te Paris’te girişilen cinayetler, haklı olarak büyük bir tepki doğurdu ama aynı zamanda Müslümanların Avrupa’daki varlığına dair kamuoyunda yer alan önyargıları ve kafa karışıklığını da artırdı. Şimdi Avrupa’da en çok ihtiyaç duyulan şey, Müslümanların varlığını “Zıt kategoriler” vasıtasıyla düşünmeyen bir sağduyu geliştirmek.

 

2009-2013 yıllarında Avrupa’nın 21 kentinde göçmen “Sıradan Müslümanlar” ile onların Müslüman olmayan komşuları ve hemşerileri olan “Kökten” Avrupalıları yüz yüze tartışma toplantılarında bir araya getiren saha araştırmasının sonuçlarını yorumluyor, Nilüfer Göle. Araştırmanın amacı, sokakta kılınan namaz, minareler, camiler, Danimarka’da yayımlanmış karikatürler, kadınların başörtüsü ve çarşafı, şeriat, helal gıda ürünleri, bazı sanat yapıtları, Yahudiler ve Yahudilikle ilişkiler gibi konularda Avrupa kamu alanında ortaya çıkmış çeşitli tartışmalara verilen tepkileri soruşturmaktı.

 

 

Avrupa Müslümanının Yaşam Biçimi Avrupa Değerlerine Uygun

 

Göle, tercih ettiği özgün araştırma yöntemi sayesinde pek çok basmakalıp düşünceyi sarsıyor ve bütün bu tartışmaların aslında alternatif bir kamusal kültürün ortaya çıkmasına paradoksal biçimde katkıda bulunduğunu gösteriyor: İslâmî hiphoptan “helal jambon”a varıncaya dek günümüzün Avrupa Müslümanları, modern yaşam biçimlerini İslâm’a uygun biçimde yapılandırıyorlar ve bu yapılandırma Avrupa’nın kültürel değerleriyle çelişkili değil.

 

“Avrupa’nın ve İslâm’ın iç içe girerek yarattığı bu kültürel melezlenmenin hem Cihatçı hem İslâmofobik düşmanları var. Ancak umutlu olabiliriz. Bunların yarattığı kangrene karşı en etkin panzehir toplum inşasının potansiyelinde, farklılıklardan kolaj yapmak yerine onları halı gibi dokumakta yatıyor. Avrupa’nın istisnai özelliği yaratıcı özgürlüğünde, kendini öteki ile her daim yeniden icat etme kapasitesinde aranmalıdır.”

 

 

Hebdo Saldırısı Kökeninde Toplumsal Hafızayı Yaralayan Dinamikler

 

Tıpkı 11 Eylül, El-Kaide saldırıları vakasında olduğu gibi 7, 8 ve 9 Ocak tarihleri de bir milat olabilir. Ancak Amerika Birleşik Devletleri’nin aksine Avrupa –özellikle de Fransa– İslâmiyet’le ve Müslümanlarla çok daha köklü bir ortak geçmişe, uzun tarihsel dönemler boyunca kurulmuş ve bugünün koşullarında yeniden yoğrulan yakın ilişkilere sahiptir. “Gündelik Yaşamda Avrupalı Müslümanlar” kitabı tam da Müslümanlarla Avrupa toplumları arasındaki bu iç içe geçiş dinamiklerini gözler önüne sermeyi amaçlıyor. Charlie Hebdo’ya yöneltilen cihatçı terörizmi bir Avrupa perspektifine yerleştiriyor ve bu meşum olayın öncü alametlerine ışık tutuyor. Ocak 2015 Paris saldırıları, İslâm’ın kutsal sembollerinin temsilinin yol açtığı bir dizi olay ve ihtilaf çerçevesinde değerlendirilmelidir. 1989’da “Şeytan Ayetleri”nin yazarı Salman Rushdie’ye karşı çıkarılan ölüm fetvası, 2004’te “Submission/Teslimiyet” filminin yönetmeni Hollandalı Theo van Gogh’un suikasta kurban gitmesi ve 2005’te bir Danimarka gazetesinde, Muhammed Peygamber’in (s.a.) karikatürlerinin yayımlanması AvrupalıMüslüman kolektif hafızasına kazınan yol işaretlerinden birkaçıdır. Londra, Amsterdam, Kopenhag ve Paris’i çaprazlama kesen tahripkâr bir dinamik söz konusudur.

 

Son yirmi beş yıl içinde ulusdevletlerarasındaki farklılıkların ve SünniŞii mezhep ayrılıklarının ötesinde, İslâm kaynaklı toplumsal uyuşmazlıkların dinamiğiyle yeni bir Avrupa haritası çizilmektedir. Charlie Hebdo vakasında da olduğu gibi İslâm’ın edebiyat ve görsel sanatlar alanlarındaki figüratif temsilleri ve mizah konusu olması, kamusal ihtilafları ve tepkilerin şiddetini artırıyor. Charlie Hebdo dramının da trajik biçimde ortaya çıkardığı gibi, Müslümanların Avrupa toplumsal yaşamındaki görünürlük biçimlerine, kutsallık anlayışına muhalif olanlar arasında, Mayıs 1968 kuşağının özgürlükçü mirasını devam ettiren kesimler yer alıyor.

 

Yazar Michel Houellebecq bu kuşağın, iki kültür arasındaki çalkantılı karşılaşmanın en sembolik figürlerinden biridir. Romanlarında genellikle zamanın karamsar ruhunu yakalayan Houellebecq, İslâm’ın yükselişi karşısında şaşkın, bezgin ve düş kırıklığı içinde kalmış bir kuşağın kaygılarını tasvir ediyor. “Soumission” başlıklı son romanı İslâm’ın etkisi altına girmiş bir Fransız toplumunda, sonunda Muhammed isminde bir Müslümanı cumhurbaşkanı seçen bir ülkede geçiyor.

 

Nilüfer GÖLE

Etiketler:
Merjam

Merjam

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı