Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Toplumlardaki kitlesel estetik salgını her geçen gün daha çok görünürlük kazanarak daha çok toplumsal bulaşma getirmekte ve estetik müdahaleler bireyden bireye hızla yayılan güzelleşme takıntısı salgınları hâlini almaktadır.
İnsanlık tarihi boyunca görsellik, güzellik, estetik gibi olgular hep önemsenmiştir. Görselin odağındaki bedenin tarihi ise bir dönem bedenden eksilterek çirkinleştirmeyi bir ceza yöntemi olarak keşfetmişse de çoğu zaman çeşitli süslerle bezeyerek, bedensel noksanlıkları düzelterek ya da estetikle güzelleştirerek bedeni yüceltmenin yolu olmuştur. Ancak insanın bedenini güzel kılma arzusunu karşılamada çığır açan gelişim şüphesiz estetik cerrahidir. Bedeni Güzelleştirmek: Estetik Ameliyatın Kültürel Tarihi adlı kitabında Sander Gilman (1999), “Estetik ameliyat nedir?” sorusuna, “Görünür olanlarla yargılamak” kavramı üzerinden “Görünüşü özgür kılan” estetik cerrahi ile “Özgürleştiren” estetik cerrahlara artan talebe istinaden “Biz görmenin ve görünmenin talebine cevap veririz” özet cümlesiyle açıklık getirmektedir. Kitabın sonunda ise Gilman estetik cerrahinin bireyi, kendi hayatını “Dışarıdakine” rağmen kontrol edilebilir kıldığı, kendisine “Tercih hakkı” üzerinden özerklik atfettiği ve toplum içinde görüntüsüyle “Geçer” almasını sağladığı için modern bireye hitap ettiğine dikkat çekmektedir.
Göz Zevki Estetik Ameliyatı “Görünür” Kılar
İnsanda hep var olan bedenini “Güzel gösterme” arzusu dikkate alındığında estetik ameliyatların en eski cerrahi branşlarından biri olarak ortaya çıkmış olması hiç de tesadüfi değildir. Zira estetik ameliyat, öncelikle insanın görme duyusuna hitap etmektedir; göz zevk alır ve “Göz zevki” estetikle birebir ilintilidir. Dolayısıyla tarihçesinden önce estetik ameliyatın insanlık tarihi içinde yerinin tam olarak ne olduğunu, toplum ve de toplumsal bedenin taşıyıcısı olan birey için farklı dönemlerde ne ifade ettiğini doğru anlamak gerekir.
Her ne kadar ilk estetik ameliyatlar dışarıdan görünen yapısal bozuklukları tamir etmeyi amaçlamış olsa da günümüzde fonksiyonel bozuklukları düzeltme işlevinden çok görsellik ya da görsel estetik (görseli düzeltme) için araç hâline gelmiştir.
Bugün estetik ameliyatlar tarihte olmadığı kadar çok yapılıyorsa ve her geçen gün artıyorsa sebebini sadece hızla yayılan yeni teknikler, tıbbi teknolojiler ve akıl almaz hıza erişen teknolojik gelişmeler olarak görmek yetmez. Toplumda yaygınlaşmasının asıl sebebini daha altta yatan göz zevki, estetik ve görsellikte aramak daha insana dair bir yaklaşım olur.
Kısaca, modern çağda estetik ameliyatlara revacın altındaki esas etmen, görsellik algısının coşturulmuş olmasıdır. Tabii ki görsel medya, sanal âlem, dijital teknoloji dâhil; bu algıyı yaratan, kamçılayan, besleyen, güzelleşmeyi arzulanır kılan kitle iletişim araçlarının tümü aracılığıyla ve her türlü görsel bombardıman altında kalmışlığımızdır.
Estetik Ceza mı Reva mı?
Estetik ameliyatların tarihi esasen burun ameliyatıyla başlamaktadır. Hem geleneksel Hint tıbbında hem de eski Batı’nın merkezi olan kıta Avrupa’da ilk estetik müdahaleler burun için yapılmıştır. Dolayısıyla estetik ameliyatların çıkışı ve gelişimi öncelikle ve büyük ölçüde burnun “Görselini güzelleştirme” amaçlı olmuştur. Geçmiş devirlere dair erişilmiş en eski kayıtlarda, yüzde oluşan deformitelerin düzeltilmesi temelinde, özellikle burnu kesilen insanlarda oluşan boşluğu doldurmak için yeniden/yepyeni bir burun yapılması ile ilgili cerrahi girişimlere rastlanmaktadır.
Önce Doğu’da, Güney Asya’da Sushruta tarafından Sushruta Samhita adıyla kaleme alınan kitapta tarif edilmiş olduğu şekliyle (alın flepi yöntemi ile) kesik burun veya kulağa uygulanan onarım yöntemi olarak tarihlenebilen ilk estetik ameliyat gerçekleştirilmiştir. Ameliyatın ortaya çıkış nedeni ise Hindistan’da M.Ö. 5-6. yüzyıllarda yaygın bir ceza şekli olarak esirlerin veya mahkûmların burunlarının ampute edilmiş olmasının doğurmuş olduğu toplumsal dışlanmaya karşı toplumsal kabul ihtiyacı olmuştur. Söz konusu bilgilerin çeşitli yollarla Roma’ya ulaştırılmış olmasıyla birlikte de birinci yüzyılda cerrah Celsus, ada fleplerini ilk olarak tanımlamış ve M.Ö. 25 ile M.S. 50 yılları arasında tarihteki ilk yaklaştırma fleplerini kullanmıştır.
Yüzyıllar sonra, 19. yüzyıla gelindiğinde ancak plastik cerrahinin temel prensipleri ve teknikleri yüz dışında diğer bölgelerde de uygulanmaya başlanmıştır. El cerrahisi gibi incelik isteyen estetiksel girişimler ise daha çok 20. yüzyılda gelişim göstermiştir. Batı’da modernite ile birlikte ortaya çıkan çoğu klinik estetik uygulamanın geçmişi, 1880-1890’lı yıllara dayanmaktadır. 16. yüzyıl sonunda Avrupa’da estetik ameliyatlardaki ilk anlamlı artışın sebebi burnun şeklini bozarak etkileyen frengi hastalığı olmuştur. Ortaya ilk çıktığı 15. yüzyıl sonu ve tekrar hortladığı 18. yüzyıl sonları itibarıyla frengi salgını ve sonrasında gelişen “Frengifobia” (frengi korkusu) için devreye “Onarıcı” cerrahlar girmiştir. Cerrahların çözümü ise aslında cinsel yolla bulaşan frengi hastalığının yol açtığı kötü görünen, dümdüz ve de “Yok olan” hastaların burunlarını tekrar yapılandırarak etiketlemeden/damgalanmadan kurtarmak ve toplumda daha az “Görünür olmaları”nı sağlamaktı. (Gilman, 1999:10)
Estetik Nazi Katliamından Kurtardı
Rönesans Avrupa’sı, özelinde ise hasta burnu ilk şekillendirme tedavisi (1545-1599) tarafından, İtalyan tekniği denen koldan fleple “Greft” uygulama tekniği ile yapılmıştır. İlk plastik cerrahi kitabı De Curtorum Chirigua (1597) Tagliacozzi tarafından kendi tekniği detaylandırılarak yayımlanmıştır. Ancak Tagliacozzi’nin kullandığı teknikler (burun onarımında geciktirmeli kol flepleri kullanımı) ölümüyle beraber tarihe karışarak unutulmuştur.
Yaklaşık iki yüzyıl sonra antiseptiğin ve anestezinin keşfi (1846) ile tekrar canlanan burun estetiği (rinoplasti), bu konuda bir monograf çalışması yapan Carl Ferdinand Von Graefe (1787-1840) ile bir dönem ivme kazanarak estetik ameliyat dendiğinde sadece buruna yapılan ameliyat olarak anlaşılacak kadar yaygınlaşacak, 1881’li yıllara gelindiğinde ancak“Rhinoplastik” ismiyle anılacaktır. Von Graefe’nin başarısı, Tagliacozzi ve Hint flebi metotlarının ana temalarını biraz değiştirerek koldan hazırladığı flebi geciktirme yapmadan hemen buruna dikmesi ve ayırma işlemini altı gün sonra yapmış olmasıdır. Kimilerine göre Tagliacozzi estetik cerrahinin atası olarak kabul edilse de esas olarak bilinen isim babası Johan Friedrich Dieffenbach’tır. (1792-1847) Dieffenbach estetik cerrahi alanını “Rönesans etiketi” ve “Güzellik ameliyatı” olarak isimleştirerek bugün kozmetik ya da plastik olarak da bilinen estetik fonksiyonlu her türlü ameliyatı tıbbi fonksiyonlu olandan ayıran çizgiyi çekmiştir.
Aydınlanma sonrası süreçteyse; yüz estetiğinin ilk ortaya çıkışındaki düzeltme, onarma ve bugünkü güzelleştirme, amacından epeyce farklı bir mecraya hizmet ederek tamamen “ırksal estetik” hâline gelmiştir. Rinoplastinin İkinci Dünya Savaşı öncesinde, kendisi de Yahudi olan cerrah Jocgues Joseph tarafından bazı Yahudilerin belirgin olan burun şekillerini estetik ameliyatla değiştirerek (Nazilerin tanımaması için) Nazi katliamından kurtardığı bilinmektedir. Dolayısıyla estetiğin savaş bağlantılı işlevi tamir etmek ya da güzelleştirmekten çok kimliği saklamak ya da gizlemek amaçlı yapılmıştır.
Özellikle Nazi Almanya’sında Yahudilerin “Çirkin” burunları yüzünden damgalanmalarını önlemek için Alman cerrahlar tarafından rinoplasti tarihte olmadığı kadar yoğun bir şekilde geliştirilerek uygulanmıştır. Sonraları ise başka ırkların -özellikle ABD’de siyahların fazlaca iri/kaba ve İrlandalı göçmenlerin fazlaca küçük/yassı durarak “Sırıtan”- burunları için de bir çare hâline gelmiştir. Böylece rinoplasti, toplumda görünür olmanın şeklini ya da görünür olmak istememenin taleplerini aynı anda karşılamıştır.
Kitlesel Estetik Salgını
Yüz estetiğinin vücut estetiğine oranla erken dönem estetik cerrahinin konusu olmuş olması, kimliği belirleyen, “Ortada” ve “En görünür olan” İnsan yüzü ekseninde son derece anlaşılır bir estetik kaygının doğal sonucu olarak kabul edilmelidir. Burnun yüzün tam ortasında konumlanmış olması da burun estetiği tarihinin estetik cerrahi tarihine yön vermiş olmasını gayet net bir şekilde açıklamaktadır. 19. yüzyılın önemli cerrahlarından olan Von Langenbeck, yüz estetiğinde damak yarığı ve çene cerrahisi konularına büyük katkılarda bulunurken; Von Graefe’nin talebesi Bünger, 1823’te ilk defa kasıktan aldığı bir deri parçasını burun üzerine nakletmeyi başarmıştır. Fransız cerrah Morestin ise Birinci Dünya Savaşı sonrası özellikle kafa yaralanması olan askerlerin tedavisinde uyguladığı Z-plastilerle ilk defa geniş deri parçalarının doku kaybı olmadan kaldırılabileceğini göstermiştir.
1920’li yıllarda plastik cerrahiye azalan ilgi, savaş sonrası doğumsal bazı defektlerin giderek artması, modernizasyon sürecinde otomobil ve endüstri kazalarının ve yanıkların görülmeye başlamasıyla yeniden canlanmıştır ve canlılığını bugünlere kadar koruyarak gelmiştir.
Estetik cerrahinin gelişim aşamalarında oluşmuş olan doku defektinin ya da kaybının onarımında, önceleri sadece şekil (görüntü) düzeltmek amaçlanmışken daha sonraki modern yaklaşımda işlevin de önemi kavranarak hem form hem de fonksiyonun düzeltilmesinin temel prensip hâline gelmiş olduğu bilinmektedir. Buradan hareketle görünümün her zaman için estetik ameliyatlarda ön planda olmuş olduğunu söyleyebiliriz. Zira görsel kültürün toplumu etkileyen, yönlendiren ve yaşam algısını ciddi anlamda değiştirmeyi başaran bir araç olduğu ve artık tüm yaşantının abartılı ve yüzeysel bir görselliğin etkisiyle kurulduğu, bozulduğu ve yeniden inşa edildiği yadsınamaz bir gerçeklik.
Sosyal psikoloji ve toplum sağlığı alanını da ilgilendiren estetik ameliyatlar, toplumda yaygınlaşmanın yanında görsel kültürün medya, reklam ve sanal ağlar aracılığıyla dijitalleşmesi ile birlikte, toplumsal yapıda ve katmanlarında sosyal davranış bakımından değişimler getirmektedir. Toplumlardaki kitlesel estetik salgını her geçen gün daha çok görünürlük kazanmakta, daha çok toplumsal bulaşma getirmekte ve estetik müdahaleler bireyden bireye hızla yayılan güzelleşme takıntısı salgınları hâlini almaktadır.
Medyatik fotoğrafların etkisi ve toplumsal normları nasıl dönüştürebileceğini, son zamanlarda internet ortamında ya da akıllı telefon ekranlarında paylaşılan ve yüze odaklı özçekim1 ya da daha popüler adıyla selfiler (selfie) göstermektedir. Medyadaki profilden fotoğraf paylaşımı sıklığıyla orantılı olarak burun estetiği de artmaktadır. Son zamanlarda daha revaçta olan “İnstagram selfileri”nin2 ise yüz estetiği başta olmak üzere tüm vücut estetiğinde gençler arasındaki ciddi talep artışının sebebi olduğu gözlemlenmektedir.
Aynadaki ve Sonrasındaki Görüntü
Görsel kültürün oluşum safhasında toplumda bireyin kendini ve ötekileri takdimi ve temsili ekseninde görsel bedenin ortaya çıkış ve yükseliş süreci ayna örneği üzerinden izlenebilir. Teknik imkânların gelişip yaygınlaşarak bireysel özgürlüklerin en üst düzeyde yaşanabildiği özel alanın (mahrem alan) tam ortasında konumlanması ile kendine aynada bakan bireyin, bugün artık kendine bakan, kendine bakmayı arzulayan ve hedefleyen birey hâline “Hızlandırılarak” dönüştüğü görülmektedir. Pascal Ory’e göre aynanın modern toplumlarda varlığını kabul ettirmiş olması, “İnsanın kendine bakmasının, dikkat etmesinin kabullenilmiş olmasıdır, basın-yayın araçlarının geçirdiği değişim bunun hem bir sebebi hem de kanıtıdır.” (Ory, 2006:113).
Görselleştirmenin tarihi, aynanın ortaya çıkışından 1840-1860’larda fotoğraf makinesi ve fotoğrafın, daha yakın tarihte ise video kamerası ve video çekiminin kitleselleşmesiyle ayna-fotoğraf-video üçlüsünün tarih sahnesindeki yerinin sonsuza kadar belirlendiği süreçtir. Böylece görselin kademeli tarihi, bir dizi dönüşümle teknik tertibatın ağırlığının ortaya konduğu muazzam bir teknik gelişim dönemeçleri toplamıdır: Yves Michaud’e göre, “Bunlar (fotoğraf ve video) görmek ve görülmek için fazladan birer gözdür… Bakanla görülen sürekli birbirini yansıtmaktadır ve istisnasız her şey doğduğu anda bir görüntüye kavuşmaktadır.” (Michaud, 2006:346).
Görsel beden aynı zamanda hem tekildir hem de toplumsal; ama teknik söz konusu ise teklik, çoğulluk içinde görünmez olabilmektedir. Görünürlük toplumsallıkla hem daha ön plandadır (bireysellik vurgulanır ise) ama aynı zamanda da toplum tarafından “Görmezlikten” de gelinebilmektedir (eğer dışlamalar, etiketlemeler var ise).
Modernitenin “Gözmerkezcil” konumu tam da bu görünürlüğün gelişen tüm modern görüntüleme teknikleri olan fotoğraf, film veya video çekimi sağlayan dijital teknolojiler ve Facebook, Snapshot, İnstagram, Twitter ya da selfie (özçekim) gibi görselliğin paylaşımını sağlayan sanal ağlar uzamı ile birlikte, dijital görsel kültürle göze kötü gelenin estetik yoluyla topluma dâhil edilmesi için, tekniğin geliştirdiği ve topluma getirdiği bir yöntem sunmuştur.
Estetik Hastalığına Deva
Bugün estetik ameliyatlar çokça dillendirilen “Kendini güzel hissetmek” amacının ötesinde, esasen gereklilik hâline gelen toplumsal istekleri (toplum içinde daha güzel görünmek) karşılamaktadır; dünde toplumsal gereklilikleri (düzeltme, onarım, değişim ile toplumda daha görünür olabilmek) karşıladığı gibi. Estetik ameliyatları mutlaka her devirde toplumsal kabulü ve onayı önemseyen birey ekseninde düşünmek gerekir. Modern zamanlarda plastik cerrahiyi tıbbi yönünden bağımsız değerlendirmek söz konusu olmazken toplumsal olan bedeni toplumsal ihtiyaçlarından bağımsız değerlendirmek çok daha güdüktür. Zira estetik ameliyatlara artan talebi toplumun parçası birey için yarattığı gereklilik ya da bireyde yarattığı rahatsızlık temelinde, “Birey açısından anlamı” çerçevesinin dışında doğru anlamlandırmak, hiçbir dönem için mümkün gözükmemektedir.
* Bu yazıda yazarın 2015 yılında yazdığı “Güncel Bireysel Anlatılar Üzerinden Burun Estetiği Hevesini Anlamak ve Anlamlandırmak: 21. Yüzyıl Dönemecinde Burun Buruna Gelen Toplum ve Rinoplasti” başlıklı yüksek lisans tezinden bölümler ve alıntılar bulunmaktadır.
1 Güncel Haber: “Özçekim çılgınlığından en çok burunlar etkilendi: Özçekim çılgınlığı estetiğe ilgiyi arttırdı. Yakın plan yüz çekimlerinde ise en çok burunlar göze batıyor. Papağan gagası, pinokyo burun, semer burun gibi burun kusurları ile uzmanlara başvuranların sayısı da günden güne artıyor.” (İHA) (http://www.iha.com.tr/haber-ozcekim-cilginligindan-en-cok-burunlar-etkilendi-381837/ )
2 MAİLONLİNE Haber: “İnstagram selfileri nasıl doğal filtreleme arayan Y kuşağını estetik ameliyat patlamasına sevk ediyor.”
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı