“Timsah Ateşi” oyununun iki başarılı oyuncusundan samimi itiraflar…

Merjam Yazar: Merjam 31 Aralık 2021

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Timsah Ateşi oyunuyla sahnelerde bir araya gelen iki başarılı oyuncu Hazar Ergüçlü ve Funda Eryiğit… Hikâyeleri, sanat hayatları hakkında merak edilenleri tüm samimiyetleriyle cevapladılar. İşte detaylar…

“Timsah Ateşi” oyununun iki başarılı oyuncusundan samimi itiraflar…

Başrollerini Funda Eryiğit, Hazar Ergüçlü ve Kubilay Tunçer’in paylaştığı, zıt kutuplarda yaşayan iki kız kardeşin babalarıyla olan çalkantılı hikayesini konu alan Timsah Ateşi sahnelerde yer alıyor.  Oyuncular Hazar Ergüçlü ve Funda Eryiğit, yılbaşı özel içeriğinde hurriyet.com.tr’de Ferit Ömeroğlu’nun konuğu oldu. 2021’in son gününe damga vuracak bir muhabbet sizler için derledik.

İş ortamında sizinle kaynaşmak ve uyumlanmak zor mu?

Hazar Ergüçlü: Belki arkadaş olarak zor olabilirim zaman zaman. Ama profesyonel anlamda sanmıyorum.

Funda Eryiğit: Ben, kendi adıma bilmiyorum. Ben, biraz mesafeli bir tip olduğum için oradan da anlaşılmaz. Partnerlik ilişkisinde özellikle tiyatro sahnesinde samimiyetle başlamayı tercih ediyorum.

Hazar Ergüçlü: Funda çok açıktır ve herkese karşı mesafeyi çok doğru koyuyor. O yüzden ilişkileri sağlam. Çok tutarlı. ‘Ne kadar iyi idare ediyor.’ diyor insan.

Toplumdaki tiyatro olan ilginin artmasıyla alakalı ne düşünüyorsunuz? Bu oyun size ne getirecek? Oyunu okurken ne hissettiniz?

Funda Eryiğit: Oyunu okurken pozitiftim zaten yoksa kabul etmezdim.

İkinizin de hayatta istemediğini seçmeme lüksü var değil mi?

Funda Eryiğit: Eğer maddi bir düşünce yoksa bence her oyuncunun böyle bir lüksü var.

Hazar Ergüçlü: Söz konusu tiyatro olunca çok adanmışlık gerektiriyor.

Siz, “Timsah Ateşi” oyununu izlemeye gelir miydiniz?

Funda Ergüçlü: Gelirdim.

Neden?

Funda Ergüçlü: Ben, kara komedi çok seviyorum. Eğer kara komedi ise bir merak edip gelirdim.

Hazar, sen gelir miydin?

Hazar Ergüçlü: Gelirdim çünkü afiş çok güzel.

Bazı tiyatro oyunlarının PR’ı çok düşük yapılıyor. Ama sizin oyununuzu herkes biliyor. Bu nasıl sağlandı? Sizin isimleriniz tabii ki güçlü. Sosyal medyada güçlü bir PR mı yaptınız?

Funda Eryiğit: Ne kadar duyulduğunu bilmiyoruz henüz. Ama bunu söyleyen ilk kişi de sen değilsin. Duyuyoruz diyen çok kişi var. Ama ne kadar büyük bir kitle onun çok farkında değiliz. PR anlamında bir tek story paylaştık.

Hazar Ergüçlü: Bilboard’lar yapıldı. Ciddi PR yapılan işlerin içinde yer alıyoruz ama bunun yankısı geldi.

Funda Eryiğit: Hazar ile konuşurken artık paylaşamasak mı gına gelmiyor mu diyorum.

 90’lı yıllarda ulaşılmamak ün yapıyordu. Şimdi merak edildiği için paylaşımlar yapılıyor. Bir projenin içinde sen varsın diye izleyen seyirci profiline karşı bir sorumluluğunuz yok mu?

Hazar Ergüçlü: Tabii ki bunu gözettiğimiz zamanlar oluyor. Olmaması için gayret ediyorum diyeyim. Olabildiği kadar kendim olmaya, birisi gelecekse de buna gelsin diye özen gösteriyorum. Tabii ki her şeyi göstermediğimiz oluyor. Seyirci için bazı kült dizilerin kült sahnelerinin önemi var. Tekrar tekrar izlenir bu sahneler. Oyuncu için sürdürülebilirlik ve yeni projeler esas. Aradan 5-10 yıl geçince oyuncu sahneyi ya da diziyi hatırlayamıyor. Ama seyirci olarak aidiyetlik beklenebiliyor. Siz, bu konuda ne düşünüyorsunuz? Viral olan sahnelerinizi unutuyor musunuz?

Funda Eryiğit: Tiyatro oyunu olarak “Sessizlik” var mesela hafızamda. Şu an çık oyna desen oynayamam tabii ki. “Canan” karakterinin ölüm sahnesi öyle bir sahne. İyi oyunculukla alakalı değil; Canan öldüğü ve oradaki veda için. Arkadaşlarımızla son sahnemizi çekiyoruz gibi bir etkisi var benim için. “Karadayı” projesindeki mahkeme sahnesi var aklımda. İntihar sahnesi var ki o da karaktere veda sahnesiydi. “Bir Başkadır” projesindeki araba sahnesi. Nasıl çekildiği, o gün neler olduğu filan da dahil oluyor buna. “Son Yaz” dizisinde “Canan” karakterinin eksikliği her bölümde hissedildi. 

Funda Eryiğit: Evet, orada senaristler restorana adını verdiler, bütün karakterler hatırladı. Ama sadece ondan değil. İstanbul’a gelindi, dizinin karakterinde de bir değişiklik oldu. Orada sanıyorum ilk sezona özlem sadece Canan ile alakalı değil; biraz da dizinin karakterine dair bir özlem de olduğunu duydum.

Hazar, senin hatıralarında kalan projeler oldu mu?

Hazar Ergüçlü: Tabii ki var. İlk oynadığım filmde birisiyle kayıt dışında sohbet ederken aniden kafama çerçeveli strafor düşmüştü. Ben, çerçeveyle beraber yere düşüp bayılmıştım. “Hakan Muhafız” projesinden çok sevdiğim sahneler vardı. Bizim, “Medcezir”de birçok sahnemiz vardı. Sürekli her bölümde bir davet çektiğimiz için mutlaka unutulmaz, komik anlar oluyor.

Bize bir örnek verebilir misin?

Hazar Ergüçlü: “Hakan Muhafız”ın 4. sezonunda felaket derecede hasta olduğum bir sahne vardı. O sahneyi çekerken ölüyordum hastalıktan. Ateşim vardı, perişan haldeydim. Onu hatırlıyorum.

 Sokakta sana bakan seyircinin hafızasında “Simay” karakteri canlanıyordur.

Hazar Ergüçlü: O dizide saç kestiğim günü hatırlıyorum. Çok sertti.

Karakter, orada evrilebildi mi? Simay’ı kırmak zor oldu mu?

Hazar Ergüçlü: 18 yaşındaydım ve henüz böyle şeylerden haberim yoktu. O çok tesadüfi oldu benim için. Karaktere hakaret edildiği zaman bana niye küfür ediyorlar diye şaşırdım. Ayrım yapmayı öğrenmek zor olmuştu. Bu böyle bir iş ve seninle ilgili değil. Hakaret ediyorlar sokakta. Hala rasyonalize edemiyorsun onu.

En son en çok istediğiniz şey neydi?

Funda Eryiğit: Ben, 18 Aralık gelsin, oyun oynansın, prömiyeri yapalım ve o bittiği an gelsin istiyordum.

Hazar Ergüçlü: Prömiyer benim için de çok önemliydi. Daha somut bir şey söyleyeyim. İngiltere’ye gitmeyi çok istedim ama gidemedim. Hala istiyorum.

En son en çok neye hayır dediniz?

Funda Eryiğit: Oyunda Hazar’ın karakterine en çok hayır dedim.

Hazar, seni bir şeye ikna etmek zor mudur?

Hazar Ergüçlü: Hayır. Zaten zor hayır diyen birisiyim. Bir yolunu bulup diyorum ama beni ikna etmek kolaydır.

Ona aslında öyle olmadığını anlatır mısınız?

Funda Eryiğit: Şimdi söylersem anlar ama anlamasını istemiyorum.

Ne söylerdin ona?

Funda Eryiğit: Çok saçmaladın sen de. Ben de saçmalamış olabilirim. Ama böyle büyütecek, böyle olaylar yaratacak, dramalar yapacak bir durum yok. Sakin olalım, herkes hayatına baksın.

Şu anda ne yaptığını biliyor musun? İletişiminiz var mı?

Funda Eryiğit: Yok.

O, seni takip ediyor mudur?

Funda Eryiğit: Ediyor olabilir.

Hazar, sen anlatır mısın?

Hazar Ergüçlü: Sana, seni anladığımı hissettirmiş olabilirim ve nazikçe kesinlikle haklısın gibi şeyler söylemiş olabilirim. Ama aptalın tekisin. Söyleyeceklerim bu kadar.

Anlar mı peki? 

Hazar Ergüçlü: Hayır. Anlamazsın sen.

Peki, hala hayatında mı?

Hazar Ergüçlü: Hayır, en güzel yanı da bu.

Kendinizi affettireceğiniz bir andasınız ve sizi dinliyor. Anlatır mısınız?

Hazar Ergüçlü: Ben, sürekli olarak genellikle insanlardan özür dilerim, anladığımı söylerim, hakikaten de anlarım. Ama kendimi çok dışarıda bırakarak anlarım. Ona kanalize olur ve tamamiyle onu anlarım. Özür dilemesem de olur yani bu kadar diledim zaten.

Özür diler misin?

Hazar Ergüçlü : Her şey için çok sık özür dilerim. Geçen gün ters yöne giden motora çarptım bakmadığım için. Çünkü oradan gelmemesi gerekiyordu. Çarptım ve özür diledim. Ben, özür dilerim.

Gönül alır mısın?

Hazar Ergüçlü: Alırım, hata yaptıysam da kabul ederim.

Funda, sen anlatır mısın?

Funda Eryiğit: Bilerek, isteyerek, sabote etmek için yapmadım. Sadece kötü bir zamanımdı.

Onu nasıl sevdiğinizi anlatır mısınız?

Funda Eryiğit: Bir defa onu çok özlüyorum. Bazen unutuyorum, bazen beraber sarılarak yatmak aklıma geliyor, benimle konuşmalarını özlüyorum. Kedimden bahsediyorum ama artık ben de değil. Ev, bir boşlukta gibiydi ama sensiz de oluyor. Ama çok tatlı ve sevecen bir şahsiyetsin. Çok insan canlısıdır. Çok yaramaz olmasına rağmen bütün huylarını özlüyorum. Ama onsuz hayat geçiyor hep bununla yaşamıyorum.

Hazar Ergüçlü: Ben de çok özleyen biri oluyorum. Hatta karşı tarafın dertlerini, o kadar içselleştiririm ki kendimden ayıramam, haddimi aşarım. Çok severim, her şeyimle destek olurum. Olabildiğince orada olmaya gayret ederim.

2021 nasıl geçti? 2022’den ne bekliyorsunuz?

Hazar Ergüçlü: Ben, bir şey beklemiyorum. Ne bekleyeceğimi bilemez haldeyim. Bugünlerde mod olarak anı kurtarmaya çalışıyorum. Bir sonraki günü, ne yiyeceğimi düşünüp uzun vadeli planlar yapmıyorum. Ben, 31 Aralık’ta doğdum mesela ama hiç umurumda da değil. Eskiye göre geç de hatırladım. Heyecana, yeniliğe olan ilgimi yitirdim. Canlanmasını dileyebilirim.

Funda Eryiğit: Hiç kimseyle bir şey konuşmadık ne yapacağımızla ilgili. Mümkün mertebe nerede en sakin olacaksak orada geçirelim gibi bir moddayım. 2021 yılında kendi adıma içinde olmaktan çok hoşlandığım bir Film çektim ve yine içinde olmaktan çok hoşlandığım bir oyundayım. 2021’in anlamı genel olarak bu oldu benim için. Kendimce kişisel dönüşümler yaşadım. Onlar hoştu. Ama bunlar beni, “işte 2021” gibi bir şey yapmadı. O yüzden 2022’yi de öyle beklemiyorum. Hayat devam ediyor gibi. Bir nokta var ve 1 Ocak’tan sonra bambaşka olacak gibi yaklaşmıyorum. Belki yaşın getirdiği bir şey olabilir. Hayat, takvime göre akan bir şey değil. O yüzden de ne çok umutsuzum ne çok umutluyum. Çok fazla umutlu olmak, polyannacılık gibi geliyor içinde bulunduğumuz durumda. Bir şeyler üretmeye çalışıyoruz, güzel şeyler de oluyor gibi insanın hayata bağlanmak istediği yerler oluyor tabii ki. O yüzden müthiş umutsuz bir profil de istemiyorum. O yüzden normallik çok kıymetli bir şey olur 2022 için.

Dilediğiniz kişiye, dilediğiniz bir soruyu 83 milyonun izlediği bir programda sorulma imkânı verildi size. Bu kim olurdu ve ona ne sorardınız?

Funda Eryiğit: Ben, herkese hitap etmek isterdim. ‘Nereye devam ediyoruz?’ derdim. Herkesin aklına bir soru işareti sokup cevabı olmayan bir soru ile varoluşsal bir problemle baş başa bırakırdım.

Hazar Ergüçlü: ‘Bütün bunlar niye?’ Bütün bu çırpınış, tantana niçin? Ne olacak sonunda? Muhatabımı da bilmiyorum sadece sormak isterdim.

Kaynak: Hürriyet Kelebek

Merjam

Merjam

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio