“Klondike” 41. İstanbul Film Festivali’nde sinemaseverlerle buluştu

Merjam Yazar: Merjam 16 Nisan 2022

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Yönetmenliğini Maryna Er Gorbach'ın üstlendiği TRT ortak yapımı "Klondike"nin prömiyeri, "41. İstanbul Film Festivali"nde gerçekleştirildi. İşte detaylar…

“Klondike” 41. İstanbul Film Festivali’nde sinemaseverlerle buluştu

CineWAM City’s’de gösterilen filme ilişkin açıklamada bulunan yönetmen Maryna Er Gorbach, Ukrayna-Rusya arasında savaş başladıktan sonra filmin gösterim stratejisini değiştirdiklerini belirterek, en yakın zamanda da Türkiye’de izleyiciyle buluşturmak istediklerini söyledi.

“Gerçekleri görmemek bana inanılmaz dokunuyor”

Festivalden gelen teklifi hemen kabul ettiklerini aktaran Gorbach, “İnsanlar 50 gündür haberlerde Ukrayna’yı görüyor ama sanatla, filmle bu hikâyeyi, savaşa bağlamak yaşananlara başka bir derinlik verebilir diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı. Gorbach, filmi çekerken henüz Ukrayna ve Rusya arasında savaşın söz konusu olmadığına işaret ederek, “O dönem farklı bakışlar vardı. Şu anda da o farklı bakışları okuyorum ve çok şaşırıyorum. Çünkü ben Ukraynalı olarak, oradaki insanlardan birebir haber alıyorum ve farklı anlatımları okumak, gerçekleri görmemek bana inanılmaz dokunuyor.” diye konuştu.

“Dünya, Ukrayna’daki insanların karakterini savaşla birlikte keşfediyor”

Ukrayna’daki savaşın 2014’te Donbas bölgesinde başladığını aktaran Gorbach, şunları kaydetti: “Maalesef o zaman dünya çok büyük tepki vermedi. Kırım da işgal edildi. Orada da büyük tepki yoktu. 8 sene sonra Rusya’nın bu tutumuna ikinci dalga diyoruz. Tanımlayacak kelime bile bulamıyorum. Vahşice sivil insanlara saldırdı. Bence dünya, Ukrayna’daki insanların karakterini savaşla birlikte keşfediyor. Birçok insan evlerini terk etmedi, savunmaya geçti. Benim kardeşim ve annem şu an Ukrayna’da. Onlar buraya gelebilirdi ama kabul etmediler. Kararlarına saygı duyuyorum. Yaklaşık yarım milyon insan, özellikle erkekler yurt dışından Ukrayna’ya, ülkemizi korumak için döndü.”

“Evi bombalansa bile o cam kırıklıklarını temizleyip hayatlarına devam edenler var”

Maryna Er Gorbach, Ukrayna-Rusya sınırında yaşayan, köyünün kuşatılmasına rağmen evini bırakmayan filmin ana karakteri Irka’nın son derece gerçek bir karakter olduğunu altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben aslında Ukraynalıları tanıdığım için böyle bir karakter koydum ve bu karakterden aslında gerçek hayatta çok var. Evi bombalansa bile o cam kırıklıklarını temizleyip hayatlarına devam edenler var. Terk etme gibi bir düşünceleri yok. Yurt dışına çıkanlar ise mecbur, çocukları var. Biz film gösterimleri için Avrupa’da birçok ülkeye gittik ve gösterimlere Ukraynalılar da geldi. Orada herkesin tek hayali vardı, ‘Ne zaman eve döneceğiz?’ diye. Ben bir Ukraynalı olarak kendi insanlarımı çok iyi bilirim. Bizim insanımız çok çalışkan ve yaratıcı. Her durumda bir yaratıcılıkları var. İyi kalpli insanlar. Ben bunu sadece savaşta keşfetmedim. Kültürümü bildiğim için böyle söylüyorum. Ama bize bu kadar yakın bir coğrafyanın insanlarında böyle bir vahşilik olduğunu da bilmiyordum.”

Barış dolu mutlu bir hayat temennisinde bulunan Gorbach, bir çocuk filmi yapmak istediğini de sözlerine ekledi.

“Sanat bazen çok insanları gördüğümüz haberlerden çok daha fazla derinden etkileyebiliyor”

Filmin yapımcısı Mehmet Bahadır Er, filmin gösterim zamanına değinerek, “Bazen filmin tam yerinde, tam zamanında gösterilmesine ya da başarılı olmasına sevinemediğiniz anlar oluyor. Bu an da onlardan bir tanesi. Film, 2014’ü anlatıyor ama hikaye tüm dünya için çok güncel. Aslında 8 senedir Ukrayna ve Kırım Tatarları için güncelliğini koruyordu savaş durumu ama artık bütün dünya için güncel.” değerlendirmesinde bulundu.

Festivalde yer alarak, bir sanat gündemi oluşturmak istediklerini kaydeden Er, “Sanat bazen, gördüğümüz haberlerden çok daha fazla derinden etkileyebiliyor insanları. Biz de bu anlamda böyle bir farkındalığın oluşmasını umuyoruz.” dedi.

Yapımcı Er, Ukraynalılar ile Türklerin iletişiminin 6. yüzyıldan beri var olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Kıpçak Türkleri, Kuman Türkleri ve Kırım Tatarlarının bölgede olmasıyla bazen akrabalık, bazen düşmanlık, bazen ortak iş yapma, bazen ortak mücadele etme şeklinde devam eden bir tarih var. Bugün geldiğimiz noktada, özellikle Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ciddi bir etkileşim başladı. Ondan önce, ‘demir perde’ durumu vardı. Bugün Ukrayna’da yaşayan ve savaş olsa da orayı terk etmeyen 30 bine yakın Türk var. Aynı şekilde burada yaşayan, evlenmiş çocukları olmuş, 70, 80 bin Ukraynalı var. Aslında böylece teknolojide, ticarette, kültür sanatta bir etkileşim oluşuyor. Klondike filminde de aynı şey oldu. Ticari olarak, ‘Hadi beraber bir film yapalım.’ demedik. Sanatçıların beraber çalıştığı, beraber ürettiği bir sonraki proje için de çalışmayı düşündüğü ve planladığı bir süreç. Filmin başarı sağlaması da bir yol açtı. Umarım ki yeni projeler de hızla devam eder.”

Ukrayna Devlet Film Ajansı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün desteğiyle hazırlanan film, Ukrayna-Rusya sınırında yaşayan, köyü ayrılıkçı gruplar tarafından kuşatılmış olmasına rağmen evini terk etmeyi reddeden hamile bir kadının hikâyesine odaklanıyor. Film, bir taraftan da sivil bir yolcu uçağının 17 Temmuz 2014’te Ukrayna’da düşürülmesi olayını beyaz perdeye taşıyor. ​​​​​​​

Kaynak: AA

Merjam

Merjam

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio