Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Kanserle savaşını kazandıktan sonra hastalıkla ilgili farkındalık oluşturmak için dernek kuran Arzu Karataş, şimdi kanser hastalarının mücadelesine destek oluyor.
Kadın kanserleri alanında farkındalık çalışmaları yürüten Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği Başkanı Arzu Karataş'ın, kansere karşı verdiği mücadele ve yaşama sevinci göz dolduruyor. Meme kanserini başarılı bir tedaviyle yenen Karataş, kansere karşı verdiği mücadelesini, yaşadıklarını ve derneğin hizmet ve projelerini anlattı.
Karataş, 40 yaşındayken meme kanseri olduğunu öğrendikten sonra hayatının tamamen değiştiğini belirterek, teşhisi ilk duyduğunda şok yaşadığını söyledi.
Mesleği dolayısıyla çalıştığı hastanelerde birçok kanser hastasını gördüğünü ve onların yaşantılarına şahit olduğunu ifade eden Karataş, sokakta bile kadınlara kanser taramalarıyla ilgili uyarıda bulunduğunu, fakat kendisinin o zamana kadar hiçbir sağlık kontrolünden geçmediğini anlattı.
Karataş, şöyle konuştu:
"Terzi kendi söküğünü dikemez misali kendimle ilgili hiçbir şey yapmıyordum. 21 Ocak 2014 yılında elime bir kitle geldi ve bayağı büyük olduğunu gördüm. Yine kendime konduramayıp bu kitlenin kanser olacağını düşünmedim. Zannediyorsunuz ki, size hiçbir şey olmaz. Kontrole gittiğimde ceviz büyüklüğünde koltuğumun altında bir kitle ve mememde de birkaç tane kitle olduğunu anladım. Yine iltihaplanma olabileceğini kanser olmadığını düşündüm. Tüm doktorlar aslında yüzlerinin şekliyle bana kanser olduğum mesajını verdiler. Tüm tetkiklerin ardından kanser teşhisi konuldu ve o an dünya başıma yıkıldı zannettim ama bir tarafa evrilmem gerekiyordu. Ya bu yoldan çıkacaktım ya da dibe vuracaktım. Ben bu yoldan çıkmayı tercih ettim."
Hastanede çalıştığı için hayatını kaybeden hastalara çok fazla tanıklık ettiğini anlatan Karataş, sözlerine şöyle devam etti:
"Kanser tanısı almak ölümle eşleşiyordu. Bu sebeple bana çok ağır geldi. Doktoruma ilk sorduğum şeylerden biri, 'Ben daha ne kadar yaşarım' oldu. Orada acayip dibe vurdum. Bu durum 12-13 gün sürdü. En ağır travma hissettiğim gün saçlarımı kaybettiğim gündü. O gün kanser olduğumu daha net anladım. Bir anda beden imajınız değişiyor, saçınız ve kaşınız dökülüyor. O kadar beklemediğiniz bir anki, siz zannediyorsunuz ki, tel tel dökülecek. Okuyup araştırıyorsunuz ama orada tabii ki tevekkül etmeniz gerekiyor. Sevdiklerimi ve ailemi bırakmak istemedim. İçinde bulunduğum duygulardan çıkınca da hemen peruğumu taktım ve iş hayatına girdim ve hiç kopmadım. İnanır mısınız, ben gerçekten ağır kemoterapiler de aldım. Kemoterapiler aldıktan sonra 2-3 gün istirahat ediyordum en fazla 4. günde işteydim. Çoğu zaman kimse de anlamıyordu."
Kemoterapinin ardından 2 ameliyat geçirdiğini anlatan Karataş, "Kanserle mücadele serüvenim aslında çok hızlı, biraz hüzünlü ama yeniden dirilme şeklinde başladı. Türkiye'de tıbbi koşullar, hekimler, ilaçlar artık o kadar iyi bir noktadaki. İddia ediyorum ve diyorum ki, Avrupa'nın çok çok ötesinde bir noktadayız. Sağlıkta çok ciddi reformlar oldu. Ben şanslıydım sağlığın tam kalbindeydim." dedi.
"Kanser hastası kadınların en dramatize olduğu konu dışarıdan size gelen bakışlar" diyen Karataş, şunları kaydetti:
"Hüzünlü bakışları gördüğünüz anda, zaten siz aynaya bakmak istemiyorsunuz, onların bakışından umutsuzluğu hüznü hissettiğiniz için daha çok yaralanıyorsunuz. Bu vesile ile mesaj vermek istiyorum. 'Vah vah ne kadar genç.' Dünyanın sonu mu geldi?' Kanser dünyanın sonu değil. Bakın 7. yıldayım çok şükür saçlarıma ve kaşıma eskisinden daha güzel kavuştum ama o süreci bir atlatmak gerekiyor."
Arzu Karataş, kanser tedavisi sürerken kendisi gibi şanslı olmayan kanser hastalarına destek ve yardım etmek istediğini ve yakın arkadaşlarıyla Pembe İzler Kadın Kanseri Derneğini kurduklarını anlattı.
Kendini değerli hissettiği projelerden birinin de dernek çalışması olduğunu ifade eden Karataş, şunları kaydetti:
"Temel konumuz sağlıkta fırsat eşitliğidir. Hastaları ve ihtiyacı olan herkesi maddi ve manevi doğru hekimle buluşturmak amacındayız. Hastayı doğru ilaçla, doğru yönlendirmeyle ve doğru cerrahla buluşturmak bizim en temel ihtiyaçlarımızdan biridir. Kanser tedavisinde zamanla yarıştığınız için hemen ilaçlarınıza başlamamız gerekiyor. Dernek olarak misyonumuz budur. O gün 7 kişiydik bugün 90 kişiyiz. Onun dışında tedavisi bittikten sonra aramıza katılan gönüllü üyelerimiz de var. Bugüne kadar derneğimiz aracılığıyla 100'ün üzerinde ameliyat yaptırdık. Kanser hastalarının kemoterapi ve radyoterapi almasına destek olduk. Çok temel bir şey var. Onlara 'Yol arkadaşlarım ve omuz arkadaşlarım' diyorum. Hastalara sadece maddi bir şey yapmak gerekmiyor, bazen sessizce onları dinlemek ve ağlamalarına fırsat vermek gerekiyor. O yüzden onlara omuz arkadaşı olmaya çalışıyoruz. Bazen saç oluyoruz, bazen kol bilekliği, bazen tedaviye, evlerine destek oluyoruz. Dernekte 90 kişi olarak, elimizden geldiğince onkolog, cerrah, psikolog, diyetisyen ve psikiyatristlerle büyük bir orduyuz."
Dernek başkanlığını 7 yıldır sürdürdüğünü belirten Karataş, duygularını şöyle dile getirdi:
"İyilik yapmak sadece karşı tarafı değil size de iyi gelen bir şey. Hiç tanımadığınız insanların sizin için dua etmesi ve sizi anlıyor olması, tebessüm etmesi inanılmaz bir şey. Derneğimizde de daha çok meme kanseri, rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanserini konuşuyoruz. Bunların hepsi toplamda kanser hastaların yüzde 45'ine tekabül ediyor. Burada en çok aktif rol aldığımız şey ameliyatlarını yaptırabilmek ve onlara ameliyatları konusunda destek olmaya çalışıyoruz. Pandemi sürecinde de birçok kardeş dernekle birlikte hastalara evlerinden alıp tedavi olacağı merkezlere götürmeye çalışıyoruz. Onko Van adı verilen projede birçok dernekle bir araya geldik. Hepimiz tüm imkanları harekete ve hayata geçirdik. 'Bu kolumu kullanmayanız' yazılı 10 binin üzerinde bileklikleri hastalara ulaştırdık. Pandemi sürecinde hastalara "pinkline" (pembe hat) ile online terapi yapıyoruz. 50 binin üzerinde maske yolladık. Maske ve dezenfektanları hastaların evlerine ulaştırdık. 4 Şubat Kanser Haftası'nda destek paketlerini ulaştırmaya çalışıyoruz. Hastaları hekimlerle buluşturmayı da düşünüyoruz."
4 Şubat Dünya Kanser Günü'ne ilişkin de bir mesajı olduğunu ifade eden Karataş, "İyi bir haber Kovid'le ilgili yol kat ettik ve mücadelemiz hızla devam ediyor. Bence kötü haber, bu süre zarfında şüphelenen ve eline kitle gelen ya da tedavisi devam eden hastalar hastaneye gitmeye ve korkmaya çekinmeye başladı. Hastaneler aslında en güvenli yerler. Lütfen kanser pandemisine sebep olmayalım. Eline kitle gelen ve tedavisi gelen herkes onkoloji merkezlerine ve ilgili hekimlere ulaşsın. Hızlıca koşarak bizim için en güvenli olan hastanelere gidelim. İnanılmaz ricacıyım. Çünkü erken tespit ile aldığınız tedavi geç tespit ettiğinizde aldığınız tedavi o kadar çok şey fark ediyor ki… Yaşamınızda, tedaviniz ve yaşam sonunuzda bile." şeklinde konuştu.
Kaynak: AA
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı