‘‘İnsan önce kendini tanımalı’’

Merjam Yazar: Merjam 6 Aralık 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

“Sade” kitabının yazarları Begüm Başoğlu ve Ege Erim ile kitabın yazım sürecini konuştuk ve yaşamında sadeleşmek isteyen okurlara yedi tavsiyede bulundular.

‘‘İnsan önce kendini tanımalı’’

 

 

Kitabınızın ismi olan “Sade”nin sizdeki anlamı nedir? Neden sade?

 

Begüm Başoğlu: Sade, bizim için doğru oranı ifade ediyor. Hayatımızdaki fazlalıklardan arındığımızda ortaya çıkan oranıdır. Bu mutlaka az anlamına da gelmeyebilir. Sadelik; bize iyi gelen, iyi hissettiren, hayatımızda daha fazla var olmasını istediğimiz şeylere yer açan bir kavram.

 

 

Yazı yazmaya nasıl başladınız? Bir hikâyesi var mı?

 

Begüm Başoğlu: Benimki de tıpkı Ege gibi elime kalemi aldığımdan beri başlamış olan bir süreç. Henüz 8 yaşındayken Ankara’da yaşayan anneanneme yazdığım bir mektupta, “Telefon konuşmaları birer hatıra olamaz ama mektup her zaman saklanabilir” diyerek yazıya hayranlığımı dile getirmişim. Bugün de bireysel gelişim, edebiyat, moda tarihi gibi çok çeşitli alanlarda fikirlerimi yazarak ifade etmeyi seviyorum.

 

Ege Erim: Okuma-yazma öğrendiğimden beri yazıyorum. Elbette bu okumakla da birlikte ilerleyen bir süreçti. Karşılıklı olarak birbirini besleyen ve tetikleyen bir süreç… Benim için yazmak hem kendi dünyamı oluşturmak hem de etrafımdaki dünyayı anlamlandırmak için kendimi bildim bileli en büyük yardımcım, eğlencem, terapim. Yazmaya başlamakla ilgili özel bir hikâyem yok, ama kelimelerle aram iyi olduğu için hep çok şanslı olduğumu düşünmüşümdür.

 

 

Harcamalarınızı Yakın Markaja Alın

 

Hayatı sadeleştirme fikri nasıl geldi?

 

Begüm Başoğlu: Heyecan duyduğum iki alan olan edebiyat ve moda tarihi üzerine eğitim aldıktan sonra iş hayatında da bu olumlu duyguları devam ettirebileceğimi düşünürken, birçok durumun beni mutlu etmekten çok uzak olduğunu gördüm. Acaba bu hayatta hem çalışıp hem de yaptığım işten nasıl tatmin duyabilirim sorusu beni sade yaşam fikrine götürdü.

 

Ege Erim: Parayla ilişkime çok yakından bakmamı teşvik eden bir kitap okuduktan sonra geldi (Your Money or Your Life.) Paramı nelere harcadığımı kuruşu kurşuna not alıp takip ettiğim 8-9 aylık bir süreçten çok şey öğrendim. Sonra hayatın diğer alanlarındaki sadeleşme isteği de doğal olarak bunu takip etti.

 

 

Sadeleştirmek İnsanı Mutlu Eder

 

“Tükettikçe mutlu olursun” düşüncesi bizi alışverişe sürüklüyor. Eşya aldıkça geçici mutluluklar yaşıyoruz. “Sade” kitabında da hayatımızdaki gereksiz her şeyi çıkarın diyorsunuz, bunu nasıl başarabiliriz?

 

Ege Erim: Öncelikle belli bir sıkıntı seviyesine ulaşmış olmanız gerekiyor. Yoksa niye böyle bir şey yapasınız! Bir kitap okuyup anlık bir hevesle böyle radikal bir değişime gitmek kulağa cazip gelebilir ama gerçekte çok büyük bir pişmanlık sebebi de olabilir. Sonradan aynı tüketim döngüsüne yeniden teslim olmamak için sizi en az zorlayacağını düşündüğünüz bir alanda sadeleşmeyi deneyerek, adım adım ilerlemenizi tavsiye ederim. Bu bir yarış değil. Sonunda hiçbir ödül de yok. Sadeleşmek sizi daha net, huzurlu ve iyi hissettirirse devam edin. Mutluluğun tek formülü sadelik değil sonuçta.

 

 

“Hayır” Deme Hakkınız Var

 

Hayatını sadeleştirmek isteyen insanlara 7 tavsiyede bulunmak isteseniz, neler söyleyebilirsiniz?

 

Begüm Başoğlu:

1-Kendinizi çok iyi tanımaya çalışın.

2-Hangi alanda sadeleşmeye ihtiyacınız olduğunu gözden geçirin.

3-Gün içinde nelere zaman harcadığınızın farkına varın.

4-Para bir amaç olmasaydı, hangi işi yapmak isterdiniz diye düşünün ve bunun olasılıklarını araştırın.

5-Sosyal hayatınızda yürekten istemediğiniz programlara hayır diyebilme hakkınız olduğunu hatırlayın.

6-Harcamalarınızı gözden geçirin ve gereksiz olduğunu düşündüklerinizi tekrarlamamak için özen gösterin.

7-Yaşamınızda size iyi gelen ritüeller oluşturun.

 

 

Bir gününüz nasıl geçer?

 

Begüm Başoğlu: Güne başlama meselesi benim için önemlidir. Son dönemlerde sabah sayfalarımı yazmayı da tekrar ekledim. (Bu konuya dair detaylı bilgi almak isteyenlere Julia Cameron’ın “Sanatçının Yolu” kitabını öneririm) Yazarlık dışında sanat kütüphanesi küratörlüğü, eğitmenlik ve çevirmenlik yapıyorum. Dolayısıyla günüm kitaplarla geçiyor, diyebilirim.

 

Ege Erim: Ben freelance çalışıyorum, dolayısıyla günlerim pek birbirine benzemiyor. İşlerimin yoğun olduğu dönemlerde iş daima önce geliyor ve eve kapanıp saatlerce çalıştığım oluyor. Ama bazen de günlerce acil veya önemli bir işim olmuyor. O günlerde saat kurmadan, istediğim saatte uyanmak, okumak, kendime geç vakit özenerek güzel bir kahvaltı hazırlamak, sevdiğim insanlarla vakit geçirmek ve dans benim için hayattaki en büyük keyifler.

 

 

Hayatınızın bir mottosu var mı?

 

Begüm Başoğlu: Sir William Osler’in önerdiği biçimde, gün geçmez bölmelerde yaşamak. Geçmişin pişmanlığı, geleceğin endişesinden arınabilmek adına çok akıllıca bir tanım olduğunu düşünüyorum.

 

Ege Erim: Hayatımın bir mottosu yok ama son dönemde Kierkegaard’un şu sözüne hak vermeden edemiyorum: “Hayat çözülmesi gereken bir problem değil, deneyimlenmesi gereken bir gerçekliktir.”

 

Yakın zamanda hayata geçirmeye çalıştığınız yeni projeleriniz var mı? (Masada bekleyen bir kitap…)

 

Begüm Başoğlu: Evet, Ege’yle birlikte ikinci kitabımızı 2019’un ilk yarısında çıkarmayı planlıyoruz. Ayrıca benim bireysel olarak kısa öykü ve moda tarihi kitabı projelerim var.

 

Ege Erim: Bu yıl içinde çıkmasını planladığım 4 kitaplık bir çocuk kitabı serisi projem var. Metinler zaten hazır sayılır, çizimlerin tamamlanma aşamasındayız.

 

En sevdiğiniz kitap?

 

Begüm Başoğlu: Ben de tüm bu “En” soruları için bir yerli bir de yabancı seçim yapmak isterim. Martin Eden-Jack London, Evvelotel-Ayfer Tunç.

 

Ege Erim: Tek bir kitap seçmek imkânsız. Ama Irıs Murdoch, Alice Munro, Orhan Pamuk, John Fowles ve Roald Dahl’ın yetişkinler için olan kitaplarına asla hayır demem.

 

 

En sevdiğiniz müzik?

 

Begüm Başoğlu: Ella Fitzgerald ve Barış Manço’nun müziği.

 

Ege Erim: Yine tek bir şey diyemem ama bu konuda çok tutucu olduğumu söyleyebilirim. Hem sevdiğim jazz standartlarını ve klasik müzik parçalarını, hem de 90’lardan 2010’a kadar yapılan alternatif rock parçalarından sevdiklerimi dinleyerek sonsuza kadar idare edebilirim.

 

 

En sevdiğiniz şiir?

 

Begüm Başoğlu: “Sorular” Bertolt Brecht, “Mendilimde Kan Sesleri” Edip Cansever.

 

Ege Erim: Tek bir şey seçmek çok zor ama son dönemde Mary Oliver’in “Wild Geese” şiiri her okuyuşta tüylerimi ürpertmeyi ve beni hayatıma yeniden âşık etmeyi başarıyor.

 

 

En sevdiğiniz şehir?

 

Begüm Başoğlu: Şimdilik İstanbul.

 

Ege Erim: Daima İstanbul.

 

 

En sevdiğiniz film?

 

Begüm Başoğlu: “Le Hérisson” Mona Achache, “Kelebekler” Tolga Karaçelik.

 

Ege Erim: En sevdiğim film listesi minimum 100 filmden filan oluşur sanırım! Ama şu anda aklıma ilk gelenleri yazmakla yetineyim: Das Leben der Anderen/ Başkalarının Hayatı ve Happy-Go-Lucky. Birbirinden çok farklı iki film ama ikisine de bayılırım.

Etiketler:
Merjam

Merjam

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı